Merak :Merak
Çocuğun benlik enerjisi, araştırma ve bilme merakını harekete geçirir.
Dünyayı tanımak ve öğrenen aklını tatmin etmek için gözlerini açan çocuğun
zihinsel faaliyetlerinden en yoğun olanı şüphesiz meraktır. Çocuğun evren
karşısında meraklı ve kaygılı bir duruşu vardır. Çocuk edebiyatındaki “çocuksu
duyuş ya da ruh hâli ve çocuksu bakış” kısmen çocuğun zihinsel faaliyetlerinin nasıl
işlediğini anlamaya çalışmak için ortaya atılan kavramlardır.
Çocuk; merakı, soru sorması, nesne ve olaylar karşısında geçirdiği şaşkınlıklar bakımından ele alındığında, “çocuksu duyuş” ya da “bakış”ın ne olduğu ortaya çıkar
Şükrü ARGIN :
Çocuğu “küçük bir filozof” olarak gören, bu bakımdan yetişkinlerin birçoğundan daha büyük olduğunu ifade eden Şükrü Argın, “felsefenin ciddiyetinin ancak çocuksu bir ruh hâliyle uyuşabildiği ve yetişkinleri felsefeden uzaklaştıran şeyin de, her şeyden önce bu ruh hâlinin yitirilmesi olduğu”nu ifade eder. Çocuksu ruh hâlinin temel özelliği ise meraktır. Argın, çocuğu felsefeciyle buluşturan şeyin “bir tür şaşırma duygusu” olduğunu belirtir.
Çocuğun yaratıcılığı yetişkinlerden daha ön plandadır. Çünkü çocuk, hiçbir şeye belli kalıplarla bakmaz ve yetişkinler tarafından bir nesneye yüklenen anlamın dışına çıkar.
Gökteki güneşin hiçbir şeye bağlı olmadan yukarıda nasıl durabildiğini merak eden çocuk, her insanın bütün nesneleri aynı renk ve biçimde gördüğü hâlde neden farklı farklı göz renklerinin olduğunu sorar. Eğer yeşil ve mavi gözlü iki insan karı beyaz, yaprağı yeşil görüyorsa ve bu iki insanın göz renklerinin yeşil ya da mavi olması bir farklılık yaratmıyorsa, çocuk göz renklerindeki bu çeşitliliğin sebebini merak eder.
Öğretmen çocuğun tahtaya çizdiği ağacı sildiğinde, “Öğretmenim ağacımın dallarını kırdın!” diye çocuğun tepki vermesi de okul öncesi çocuğunun, zihinsel gelişimi hakkında önemli bir ipucu olarak değerlendirilebilirolmadan yukarıda nasıl durabildiğini merak eden çocuk, her insanın bütün
Çocuk; merakı, soru sorması, nesne ve olaylar karşısında geçirdiği şaşkınlıklar bakımından ele alındığında, “çocuksu duyuş” ya da “bakış”ın ne olduğu ortaya çıkar
Şükrü ARGIN :
Çocuğu “küçük bir filozof” olarak gören, bu bakımdan yetişkinlerin birçoğundan daha büyük olduğunu ifade eden Şükrü Argın, “felsefenin ciddiyetinin ancak çocuksu bir ruh hâliyle uyuşabildiği ve yetişkinleri felsefeden uzaklaştıran şeyin de, her şeyden önce bu ruh hâlinin yitirilmesi olduğu”nu ifade eder. Çocuksu ruh hâlinin temel özelliği ise meraktır. Argın, çocuğu felsefeciyle buluşturan şeyin “bir tür şaşırma duygusu” olduğunu belirtir.
Çocuğun yaratıcılığı yetişkinlerden daha ön plandadır. Çünkü çocuk, hiçbir şeye belli kalıplarla bakmaz ve yetişkinler tarafından bir nesneye yüklenen anlamın dışına çıkar.
Gökteki güneşin hiçbir şeye bağlı olmadan yukarıda nasıl durabildiğini merak eden çocuk, her insanın bütün nesneleri aynı renk ve biçimde gördüğü hâlde neden farklı farklı göz renklerinin olduğunu sorar. Eğer yeşil ve mavi gözlü iki insan karı beyaz, yaprağı yeşil görüyorsa ve bu iki insanın göz renklerinin yeşil ya da mavi olması bir farklılık yaratmıyorsa, çocuk göz renklerindeki bu çeşitliliğin sebebini merak eder.
Öğretmen çocuğun tahtaya çizdiği ağacı sildiğinde, “Öğretmenim ağacımın dallarını kırdın!” diye çocuğun tepki vermesi de okul öncesi çocuğunun, zihinsel gelişimi hakkında önemli bir ipucu olarak değerlendirilebilirolmadan yukarıda nasıl durabildiğini merak eden çocuk, her insanın bütün
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder