TEKERLEMELER
Çocukların dil ve estetik zevklerinin gelişmesi için hazırlanmış kitaplardır.
Tekerleme, bazı sözcüklerin veya seslerin tekrarlanması, ölçü ve kafiye gibi ögelere
bağlı kalmak suretiyle anlamlı ve anlamsız, belirli bir konusu olmayan söz
dizelerine verilen addır. Herhangi bir konuya bağlı kalmak zorunluluğu yoktur. Bu
nedenle tekerlemelerde mantık aranmaz.
Eleştirmen Lissa Paul, çocuklara “gerçek lirik şiir”i öğretmenin başka bir
yoluna işaret ederek okunacak şiir metinleri ve çeşitli tekerlemelerden hareketle,
“şiirin, çocuğu olgunlaştıran ve geliştiren bir tür” olduğunu belirtir. Geleneksel tekerlemeler, çocuğu hem
gülümsetir hem de birlikte oynamaya çağırır. Çocuklar tekerlemelerden, cinas ve
aliterasyon gibi kelime oyunlarından zevk alırlar.Tekerlemeler, oyun mantığı içinde çocuğa dil eğitimi kazandıran önemli bir
türdür. Kelime hazinesi gelişir.r. Yetişkin dil kusurlarını gidermede diksiyonla ilgili yazılan kitapların birçoğu en önemli araç olarak
tekerlemeleri kullanır.
Genel olarak çocukların
çıkaramadıkları sesler “r, p, s, j, c, ç” sesleridir. Konuşma bozukluğu gösteren
çocukların aileleri arasında yapılan bir araştırmada, ailelerin % 50’sinin çocuktaki
bu kusurlardan rahatsız olmadığı, % 30’unun tekerlemeler vasıtasıyla çocuklardaki
bu diksiyon kusurlarını gidermeye çalıştığı, % 20’sinin ise çocuğunun dil
kusurlarının farkına varmadığı anlaşılmıştır.
Tekerlemeler dört başlık altında incelenebilir:
Masal Tekerlemeleri: Masalın başında, ortasında, sonunda ve bazen de uygun
yerlerinde söylenen ve genellikle ses tekrarlarına dayanan, belli bir anlamı
bulunmayan sözlerdir.
Masal başı tekerlemeleri: Anlatılan masalla pek ilgisi olmayan, dinleyicinin
dikkatini masala çekmek için söylenen sözlerdir. Bu bölümde masalın gerçek değil,
eğlenmeye dönük bir tür olduğu ve ibret dersi verme maksadıyla söylendiği
hissettirilir.
Örnek
Bir varmış, bir yokmuş... Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Develer
tellallık eder eski hamam içinde
Masal ortası tekerlemeleri: Bu tür tekerlemeler masalın ortasında dağılan
dikkatleri toplamak, anlatımı hızlandırmak, uzak mesafeleri kısaltmak maksadıyla
söylenir.
Örnek
Az gittim uz gittim... Dere tepe düz gittim. Çayır çimen geçerek, lale sümbül
biçerek; soğuk sular içerek, altı ayla bir güz gittim. Bir de dönüp ardıma baktım ki,
ne göreyim, gide gide bir arpa boyu yol gitmişim!..
Masal sonu tekerlemeleri: Masalın mutlu bir sonla bittiğini, iyi
kahramanların daima iyilikler ve güzelliklerle karşılaşabileceği mesajının verildiği
bölümdür. Bu bölümde masal dinleyicisine de aynı mutluluğu dilemek maksadıyla
söylenen tekerlemelerdir.
Örnek
“Gökten üç elma düştü; biri bana, biri dinleyenlere, diğeri de bütün iyi
insanlara olsun.”
Sayışmaca/Ebe Seçmece: Yaratıcıları çocuklar olan veya büyüklere has
yaratıcılıkla kendi geleneklerine ustalıkla uygulamalarının ürünüdür. Genellikle şiir
niteliği taşıyan bu tekerlemelerden en yaygın olanı, oyunlarda ebe çıkarmada
faydalanılan, başı ve sonu kafiyeli olan, belli bir ahenk ile söylenen söz kalıplarıdır
Örnek:Portakalı soydum
Baş ucuma koydum.
Ben bir yalan uydurdum.
Duma duma dum.
Kırmızı mum.
Dolapta pekmez,
Yala yala bitmez.
Ayşecik, Fatmacık,
Sen bu oyundan çık.
Oyun İçi Tekerlemeler: Karşılıklı konuşma, söyleşme ve atışma şeklinde
söylenen tekerlemelerdir.
- Komşu komşu! - Huu! Huu!
- Oğlun geldi mi? - Geldi Ne Getirdi İnci Boncuk
Tören Tekerlemeleri: Çocukların kendilerine mahsus törenlerle yetişkinlerin
katıldıkları bazı törenlerde söylenen tekerlemeler olarak ikiye ayrılır.
Yağmur yağdırma, Çiğdem-Pilavı, Sayacı türkü adlarıyla Anadolu’nun pek çok
yöresinde söylenen tören tekerlemeleri Batı toplumlarında özellikle Hrıstiyan
Paskalya yortularına rastlayan günlerde de çocuklar tarafından söylenir.
Yağ yağ yağmur
Teknede hamur
Tarlada çamur
Ver Allah’ım ver
Sel gibi yağmur
Yanıltmaca/Şaşırtmaca Tekerlemeleri: Benzer kelimelerin ve seslerin sıkça
tekrarlanmasıyla oluşturulan anlamsız sözlerdir. Daha ziyade söz cambazlığına
dayanır. Şiirselliği olmayan bu tür tekerlemelerde söyleyeni sınama amacı güdülür
- Tekerleme kitapları sayesinde çocuk, anlamsız ses tekrarları yaparak sesli ve
sessiz harfleri doğru bir şekilde telaffuz etme yeteneği elde eder.
A: Adalardan adalara adanan Adanalı Abroşun abarta abarta AhlatIı ağadacının
avutucu, avuntucu, ahmak, aptal Abdurahman'in apraşı ağır ağır gidiyordu.
B: Büyük büyük büyüteç//, babacan Babaeskili bonboncu Bilal'le Bigalı bıngıldak
Bahir'in bön bön bakışlarına, bomboş büyü/ü, büyük büyük laflarına kızıyordu.
B, D: Baldıran dalları ballandırılmalı mı, ballandırılmamalı mı? Sonra o bala
daldırılan baldıran dalları dallandırılmalı mı, dallandırılmamalı mı?
Yakıştırmalar
Ses benzerlikleri üzerine kurulan sözlerdir. Zekâ oyunlarına dayanır, esprili bir
anlatımları vardır. Kavram, olay ve nesnelere şakacı bir yaklaşımın sergilendiği
anonim ürünlerdir.
-
Örnek
Engin - Babası zengin
Portakal-Orda Kal
BİLMECELER
Bilmeceler anlama ve anlatma becerisinin gelişimine katkı sağlar. Çoğu
zaman dil oyunlarına dayalı bir türdür. Çocuğun zekâ gelişimi bakımından önemli
olmakla birlikte dil gelişimi açısından da vazgeçilmezdir
- Bilgiyi ölçen, eğlendirirken düşündüren, bir nesneyi zıt önermeler ile
tanımlayarak çözümü zorlaştıran bilmeceler, çocuğun anlama ve anlatma
becerilerine katkı sağlarken şiir eğitimi açısından da önemlidir.
- Tekerlemeler çocuğun dil, bilmeceler zihin gelişimi için önemlidir. Kelime
tekrarları yapmak suretiyle çıkarılması güç sesleri çıkarmaya çalışan çocuk,
bilmecelerle akıl yürütme, ipuçlarını değerlendirme gibi pek çok yetenek kazanır.
ÇOCUK ŞARKILARI
Okul şarkıları adıyla bilinen ve anaokulundan ilköğretimin bitimine kadar ilgi
gören parçalardır. Öğrenci düzeyine uygun söz ve müzik ögeleri taşırlar. Oyun
eşliğinde söylenebilen Küçük Kurbağa, Üşüdüm, Yağ Satarım Bal Satarım,
Örnek
Küçük Kurbağa
Küçük kurbağa küçük kurbağa
Kuyruğun nerede
Kuyruğum yok kuyruğum yok
Yüzerim derede
Ku vak vak vak
Ku vak vak vak
Ku vak vak vak
Ku vak
Bir öykü, şiir veya şarkının sözlerine uygun olarak olayların canlandırılması;
bir sayının veya kavramın öğretilmek amacıyla parmakların kullanılmasıdır.
Eğitimsel Değeri
• Dramatik oyunlara hazırlıkta önemli bir merhaledir.
• El göz koordinasyonuna katkı sağlar.
• Çocuğun yeni kelimeler öğrenmesini kolaylaştırır.
• Dil gelişimine olumlu katkılar sağlar.
• Dinleme yeteneği kazandırır.• Dramatizasyon (canlandırma) ve pandomim gibi dramatik etkinliklere
hazırlar.
Pandomim: Sözsüz tiyatro demektir. Pandomimde yüz mimikleri, el-kol ve
beden hareketleri kullanarak tema anlatılmaya çalışılır.
• Taklit yeteneğini geliştirir.
• Parmak kaslarının gelişmesini sağlar.
• Kavram öğretiminde çok farklı imkânlar sunar. Örneğin baş, orta, serçe
veya 1, 2, 3 …yön: sağ, sol…gibi.
• Hareketli çocukların daha sempatik gelebilecek bir yöntemle
sakinleştirilmesinde etkilidir.
• Bellek becerilerini geliştirir, çocukların hayal dünyasını zenginleştirir.
Parmak Oyunlarında Nelere Dikkat Edilmelidir?
• Öncelikle çocukların anlayabileceği, kavrayabileceği ve kolay telaffuz
edebileceği kelimelerden oluşmalıdır.
• Öğretmenin metni okuyup yorumlamasından sonra öğrencilerin hangi
parmak hareketlerini yapacağına yine öğretmen karar vermelidir.
• Metne uygun yapılacak hareketler öğrencilere gösterilmeli, onların da
kendisine eşlik etmeleri istenmelidir.
• Parmak oyunlarını seçme, planlama ve uygulama aşamalarında; çocukların
gelişim düzeyi, metnin başlığı, oyunun uzunluğu, grup sayısı, ve oyunun
hedefi açıklanmalıdır.
• Parmak oyunlarından verim alınabilmesi için öğretmen daha öncesinden
metni ve hareketleri ezberlemelidir.
• Parmak oyunlarına önce bir şiirle başlanmalı; şarkılı, çok yönlü parmak
veya beden hareketleri alıştıra alıştıra gösterilmelidir.
• Çocukların metni ezberlemelerinde ilk başta ısrarcı olunmamalıdır.
• Parmak oyunlarının süresi, çocukların dikkat süreleri dikkate alınarak
ayarlanmalıdır
ÇOCUK MASALLARI
Arapça “mesel” kelimesinden dilimize geçmiş olan ve Anadolu’da masal
olarak kullanılan kavram, diğer Türk yurtlarında “ertegü”, “ertek”, “çöçak” gibi
kelimelerle karşılanır. Masallar; ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa anlatılagelen ve
halkın hayal gücüne dayanan, tamamen olağanüstü olayların anlatıldığı
öykülerdir.
- Masalların kökeniyle ilgili ilk teoriler Alman asıllı Wilhelm Grimm’e aittir
Dünya masalları arasında edebî
niteliğiyle öne çıkan Pançatantra, Kelile ve Dimne, Tutiname, Binbir Gece Masalları
sayılabilir. Bunlardan özellikle Pançatantra’nın dünyadaki ilk masal kitabı olduğu
rivayet edilir.
- Türk masallarını ilk derleyen Rus Türkoloğu F. Wilhelm Radloff’tur. Albert
Wesselski, Thedor Menzel, Friedrich Giese, George Jakob gibi Batılı araştırmacılar
Türk masalları üzerinde çalışan yabancılardır. Pertev Naili Boratav, Naki Tezel,
Mehmet Tuğrul, Eflatun Cem Güney de Türkiye’de masallar üzerine çalışan bazı
Türk araştırmacılardır.
Masalın Özellikleri
Masallarda iyi-kötü, doğru-yanlış, haklı-haksız, adalet-zulüm, alçakgönüllülükkibir
gibi karşıt kavramları temsil eden kahramanların mücadelesi vardır.
- Masallarda genellikle tek olay anlatılır. Hayal-gerçek, soyut-somut, maddimanevi
unsur ve motifler, bir yandan insanları eğlendirme işlevi yüklenirken öte
yandan örnek ve model oluştururlar.
- Masallarda zaman ve mekân belirsizdir. Masal kahramanları belli bir yer ve
zamanda yaşayan kişiler değildir. “Zamanın birinde bir padişah varmış.”, “Bir
zamanlar bir kız varmış.”,
- Bunlar da kahramanın bir özelliğine vurgu yapmak için
konulmuş adlardır. Keloğlan, Koca Nene, Yılan Bey, Hüsnü Yusuf, Hoca Efendi,
Gülanber Hanım, Gül Sinan, Tavuk Kız, Tüylü gibi
- Masalların çocuk eğitiminde önemli bir yeri vardır. Okuma, dinleme
eğitimlerine katkı sağlar; onları iyiye, güzele, doğru davranışlara, hoşgörüye
yönlendirir.
Masalların bölümleri
Masallar temel olarak üç bölümden oluşurlar:
• Masalın giriş bölümü (Masalbaşı / döşeme)
• Asıl masal bölümü (Gövde)
• Masal sonu bölümü (Dua veya üç elma)
Giriş: Bu bölüme “masalın döşeme bölümü” de denilmektedir. Masalın giriş
kısmında birbiriyle ilgisi olmayan kelimeler tekerleme tarzında bir araya
getirilmiştir. Girişte belli başlı kahramanlar tanıtılır, üzerinde
durulacak konu açıklığa kavuşturulur.
Asıl masal bölümü: Bu bölüme “gelişme” veya “gövde” adı da verilir. Masalı
ilginç yapmak için bu bölümde de zaman zaman tekerlemeler yer alabilir. Giriş
bölümü bittikten sonra çeşitli ilgi kuran kelimelerle (adamın biri, bir gün . . .) bu
bölüme girilir.
Masal sonu bölümü: Bu kısma “sonuç bölümü” de denilir. Masalın bitirildiği
bölümdür. Bu bölümde; masalcı çoğunlukla olayın içindeymiş gibi hoş bir şekilde
masalı bağlar, anlattıklarına gerçek havası vermek için gerçekçi sözlerle bir
tekerleme yapar. Masalcı sanki o olayları yaşamıştır.
Masal Tipleri
Türk masallarında toplumun her kesiminden kişilere rastlanır. Padişah, vezir,
şehzade gibi devlet kademesinden insanlar yanında tüccar, derviş, şeyh, köylü, cadı,
hırsız gibi farklı çevrelere ait insanlar da vardır. Bu kahramanlar, kişilik ve davranış
özellikleri bakımından Türk toplumuna ait örneklerdir..
Bütün masallarda
olumlu özellikler iyi, güzel ve doğru olanda; olumsuzluklar ise kötü, çirkin ve yanlış
olanda odaklanır. Masalın sonunda daima olumlu tipler kazanır. Olumsuz tipler
cezalandırılır. Bütün masallarda meziyetler güzelde, iyide ve güçlüde; kusurlar ise
çirkinde, kötüde ve zayıftadır.
Masal çeşitleri
Masalların beş çeşidi vardır
- Hayvan Masalları: Eğiticilik ve eğlendiricilik ön plandadır.
- Olağanüstü Masallar: Cin, peri, dev, ejderha gibi varlıklar etrafında
gelişen akıl dışı masallardır
- Gerçek Masallar: Kişi ve olaylar gerçeğe yakındır. Padişah, vezir,
Keloğlan, tacir, kadı vb.
- Güldürücü Masallar: Bu masallar kısa, öz ve nüktelidir. Daha ziyade
yetişkinlere seslenir
- Zincirlemeli Masallar: Kahramanları büyük bir çoğunlukla hayvanlardır.
Önemsiz olaylar birbirini takip eder, bazen baştan en sona, bazen de
sondan başa doğru düzensiz gidiş gelişler vardır.
Jean-Jacques Rousseau’nun “Emile ya da Çocuk Eğitimi” adlı kitabında da
belirttiği gibi aslında “masallar” yetişkinler için yazılmamıştır.
Çocuk daha okuma ve yazmayı
öğrenmeden masallar sayesinde başkalarının hakkına saygı duyma, yardımlaşma,
paylaşma, yöneticilerini seçebilme, söz dinleme, sevgi, arkadaşlık, dostluk, iyilik,
doğruluk vb. kavramları öğrenebilir.
Masal Parodileri
Masal kahramanlarını günümüz problemleriyle karşı karşıya getiren ve
olayların güncellenerek çeşitli problemlere ve çözüm yollarına çocuğun dikkatini
yoğunlaştıran masal parodileri özellikle okul öncesi çocukların eğitiminde
kullanılabilecek önemli dil etkinliklerindendir. Masal parodileri genellikle
güldürücü ögeler taşıdığı için dinleyende hoş duygular bırakır.
FABL (HAYVAN MASALI)
Belli bir ahlak dersi vermek amacıyla meydana getirilen hayal ürünü, kısa ve
hareketli hayvan öyküleridir.
- George Orwell’in 1945’te kaleme aldığı Hayvan Çiftliği adlı roman, modern bir
fabl olarak değerlendirilebilir
- Fabl türünün modern Türk edebiyatındaki ilk örnekleri, Tanzimat
Dönemi’nde Şinasi’nin kaleminden Türkçeye çevrilen fabllerdir.
Fabl Özellikleri:
• Latince öykü demek olan “fabula”dan gelir.
• Kahramanları genellikle hayvanlardır. Bu hayvanlar kendi özellikleriyle
fakat insanlar gibi konuşurlar. Bu nedenle masalımsı bir özellik arz ederler.
• Fabllarda öğreticilik esastır.
• İnsanların kusurlu ve gülünç yönleri de doğrudan doğruya bir eleştiri
konusu yapılır.
• Genellikle manzumdurlar.
• Asıl amacı belli bir ana fikri yalın bir veya birkaç olayın yardımıyla en kısa
yoldan açıklamaktır.
Fablın bölümleri
• Giriş Bölümü: Olayın ve kahramanların tanıtıldığı bölümdür.
• Gelişme Bölümü: Olayların entrikalarla düğümlendiği bölümdür.
• Sonuç Bölümü: Düğümün çözümlendiği bölümdür.
• Ders Bölümü: Kıssadan hisse bölümüdür
Masallar ile fablın ilk üç
bölümü ortaktır.
Fabllarda farklı olarak
“kıssadan hisse”
bölümü vardır.
Hikâye kartlarının özellikleri
• Kartlar sert kartonlara yapıştırılmalıdır.
• Hikâye kartlarındaki resimler, çocukların görebileceği büyüklükte
hazırlanmalı; çocukların görebilecekleri şekilde oturtulmalı ve hikâye
sırasıyla çocukların göz hizalarına uygun şekilde gösterilerek anlatılmalıdır.
• Kartlardaki resimler boyalarla renklendirilmeli, resimlerin hikâyede geçen
olayı ve karakterleri iyi bir şekilde anlatmasına dikkat edilmelidir.
• Süre, çocukların karttaki resimleri tamamen görebilecekleri şekilde
ayarlanmalıdır.
Hikâye kartları nasıl hazırlanır?
• Öncelikle bir hikâye tespit edilir.
• Eski gazete, dergi ve broşürlerdeki resimler kesilerek belli bir kompozisyon
içinde bir araya getirilebilir ve hikâye kartı hazırlanabilir.
• Hikâye giriş, gelişme, sonuç bölümlerine ayrılır.
• Sayfanın bir yüzünde hikâye diğer yüzünde resim olacağı için resim-metin
ilişkisi göz önünde tutulmalıdır. Baş kahraman diğerlerine göre daha büyük
çizilmeli ve kompozisyon buna göre şekillenmelidir.
• Hazırlanan resimli hikâye kitabı için çeşitli kitaplardaki çizgi ile çizilmiş
figürler stilize edilerek resim kartonuna kopyalanır.
• Kopyalanan resimler boyanır.
• Boyamak için guaj boya, ispirtolu boyalar, pastel boya, sulu boya, kuru
kalem boyalar ve artık malzemeler kullanılabilir.
• Her yaprak ayrı ayrı hazırlandıktan sonra kapak sayfası karton veya ince
mukavvaya yapıştırılır.
• Öykü, kitabın üzerine yazılır.
• Tüm sayfalar sıraya konur ve hepsi birden zımbalanarak, dikilerek, spiral
cilt yaptırılarak vb. birleştirilir.
• Böylece hikâye kitabı çocuklara anlatılmaya hazır hâle gelmiş olur.
Öğretmene düşen görevler
• Öğretmen anlatacağı hikâyeyi daha önce okumalı ve çok iyi
hazırlanmalıdır.
• Öğretmen hikâyeyi anlattıktan sonra kartları çocuklara vererek onların
kendi öykülerini yaratmalarına fırsat vermelidir.
• Öğretmen hikâye kartlarının arkasına numara vererek kartları numara
sırasına göre sıralamalıdır.
• Hikâye metni kartların arkasına ya da bir dosya kâğıdına yazılıp kartlarla
birlikte zarflara konularak saklanmalıdır
Çocuk öykülerinde konu, çatışma, ileti, tip, karakter ve kahraman
kavramları
Konu: Yazıda üzerinde durulan şeydir. Konuşmada, yazıda edebî
metinlerde ele alınan durum, düşünce, olay, olgu, sorun, hayatın içinde var olan ya
da düşlenen her şeydir. Bir edebî eserde iyi ya da kötü konu yoktur.
Çocuk öykülerinde her türlü konu
işlenebilir. Aşk, sevgi, ölüm, kıskançlık, kin, ayrılık, dostluk; mikrop, bitkiler,
sebzeler, meyveler… Bununla birlikte öykü, kin ve nefret duyguları aşılayamaz.
Konular somuttan
soyuta doğru yalın ve anlaşılır bir şekilde verilmelidir
Çatışma:konuyu yapılandıran en önemli ögelerden biridir. Bir çocuk
öyküsünde çatışma, aynı zamanda problemdir. Bu bakımdan çatışma doğrudan
olay veya olay örgüsüyle ilintilidir. Olay, ortaya çıkan, oluşan durum demektir
Olaya dayalı edebî metinlerden olan öykülerde çatışma dört başlık altında
incelenebilir:
• Kişi-kişi çatışması
• Kişinin kendisiyle olan çatışması
• Kişi-doğa çatışması
• Kişi-toplum çatışması
Karakterler açık ve kapalı; devingen ve durağan olmak üzere dört başlık
altında incelenebilir.
a) Açık karakter: Bir öyküde çeşitli yönleriyle ele alınan, tanıtılan, gerçek
dünyadan alınmışlık hissi uyandıran ve okuyucunun tanıdığı karakterdir.
Yazar, bu karakter üzerinden iletiyi verir. Açık karakterler, bir öyküyü ilk
okumaya başladığımızda yukarıda verilen karakter geliştirme
yöntemlerinden birini veya bir kaçını kullanarak tanıtılan karakterlerdir.
b) Kapalı karakter: Haklarında fazlaca bilgi verilmeyen karakterlerdir. Bir
çocuk öyküsündeki anne, baba; babaanne, dede genellikle kapalı
karakterdir. Onların sıfatları hakkında fazla bilgi verilmez.
Devingen ve durağan karakterler ise öykü boyunca kişiliklerinde bazı
değişikliklerin yaşanması veya yaşanmaması sebebiyle isimlendirilirler. Örneğin
öykünün başında tembel, arkadaşlarıyla geçimsiz, okulu sevmeyen bir çocuğun
öykünün sonunda çalışkan, uyumlu ve okula ilgisi artmış olarak karşımıza çıkması
nedeniyle karakterin devingen bir yapı gösterdiği söylenebilir.
Masallardaki gibi
iyiler daima iyi, kötüler daima kötü olarak kalıyorsa bu durumda durağan
karakterler söz konusu demektir.
Çocukların bir öyküyü okumalarını sağlayan en önemli etken, kahramanların
değişimlerinin inandırıcı olmasıdır.
Kahraman: Roman, öykü, tiyatro ve benzeri edebiyat türlerinde başından
olaylar geçen kişidir.
Konularına Göre Çocuk Öyküleri
İşledikleri konulara göre çocuk öyküleri gruplandırıldığında öne çıkan
başlıklar şunlardır:
Çocuğun bireyselleşmesine katkı sağlayan öyküler
Bu tür öykülerde özellikle “kendi ayakları üstünde durabilme, kendi
ihtiyaçlarını giderme, başarma” temaları ön plandadır.
Çocuğa tecrübe aktaran öyküler
Günümüzde çocukları bekleyen pek çok tehlikeye dikkatleri çekerek
çocukların bu problemlerle nasıl başa çıkabilecekleri konusundaki genel geçer
tecrübeleri öğretici bir dil kullanmadan aktaran öykülerdir. Bu öykülerin
kahramanları hayvanlar ve insanlardır. Örneğin “Kurt ve Yedi Yavru Keçi” başlıklı
öykü şu cümlelerle başlar: “Çok çok yıllar önce çiçekli çayırdaki evlerden birinde,
Çevre bilinci aşılayan öyküler
Çocukların çevre konusunda bilinçli olmalarını sağlamak maksadıyla
hazırlanan öykülerdir. Ruhsar Belen’in “Güzellikler Bitmesin” adlı öyküsü,
kentlerdeki aşırı betonlaşmaya çocuk duyarlılığıyla karşı çıkan bir öyküdür.
Hayvan sevgisi uyandıran öyküler
Hayvan sevgisi, çocuklarda özellikle şefkat ve merhamet duygusunu
geliştirmek ve hayvanların da yaşadığımız dünyanın bir parçası olduğunu
hissettirmek amacıyla hazırlanmış öykülerdir
İnsani özellikleri ön plana çıkaran öyküler
Bu tür öykülerde arkadaşlık, dostluk, yardımlaşma, insanları dış
görünüşlerine göre değerlendirmeme, ön yargılardan kurtulma, yaşlılara yardım,
kibirli olmama gibi pek çok konu işlenir. Bunlar, çocuğun insan olma sürecini
tamamlamasına ve gelecekte iyi bir birey olmasına katkı sağlayacaktır.
İletişim ve dil becerilerini geliştirme amacıyla hazırlanmış öyküler
Çocuğun kendisiyle ve çevresiyle sağlıklı bir iletişim kurabilmesi ve dil
becerilerini geliştirmesi için hazırlanmış öykülerdir. Ayrıca iletişim araçlarının
faydaları ve zararları konusunda çocukları eğitir
Fantastik ögeler taşıyan öyküler
Bunları yarı gerçek, yarı gerçeküstü olayları anlatan öyküler olarak
değerlendirebiliriz. Fantastik ögeler taşıyan öykülerde gerçek ve gerçeküstü
olaylar dengeli bir şekilde anlatılır. Gerçek ve gerçeküstülük taşıyan olaylar belirgin
ve ilk bakışta ayırt edilebilecek şekilde olmak zorundadır.
Sanat eğitimi vermeyi amaçlayan öyküler
Edebiyat, çocuğun başka güzel sanat şubeleriyle tanışmalarını da sağlayan
bir sanattır. Resim ve müzik gibi edebiyatla birlikte düşünülebilecek sanatlara
çocukların dikkatlerini çeken öyküleri bu başlıkta değerlendirmek mümkündür.
Zorluklarla baş etme konulu öyküler
Çocukların karşılaşabilecekleri problemlere sanatçı duyarlılığıyla çözüm
yolları gösteren bu öykülerde zorluklarla başa çıkma konusunda farklı seçeneklerin
bulunduğu üzerinde durulur.
Ölüm konusunu seviyeye göre anlatan öyküler
Çocuk edebiyatında insanı ilgilendiren her şey konu edilebilir. Bunların
çocuk seviyesine uygun bir şekilde verilmesi önemlidir. Hayatın en büyük gerçeği
olan “ölüm” kavramını da öyküler aracılığıyla çocuğun seviyesine uygun bir şekilde
anlatmak mümkündür.
Serpil Ural’ın “Çiçeğin Ömrü” adlı öyküsü çocuklara “ölüm” kavramını
anlatmak üzere hazırlanmıştır
Öykü Anlatma Yöntemleri
Çocukların öyküyü severek dinleyebilmeleri için öğretmene ve ebeveyne
düşen bazı görevler vardır. Bu görevleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
• Öykü anlatmak bir sanattır. Çocuğun ilgisini çekebilmek için sesin ve
mimiklerin iyi kullanılması gerekir.
• Öykünün anlaşılır olabilmesi için sözcüklerin seçimine özen gösterilmelidir.
Kısa öykülerden uzun öykülere geçilmelidir.
• Amaç, çocuğa hoşça vakit geçirmek ve çocuğun hayal gücünü geliştirmek
olmalıdır.
• Çocukların hayvan öykülerinden hoşlandıkları dikkate alınmalıdır.
• Öyküler, çocuğun yaşına uygun olmalıdır. Konu, çocuğun dikkatini çekmeli
ve süre iyi ayarlanmalıdır.
• Anlatılacak öykünün seçimine önem verilmeli, anlatılmadan üzerinde
çalışılmalı, merak unsurları ihmal edilmeden canlı bir biçimde
anlatılmalıdır.
• Öyküyü anlatan kişi, davranışlarına dikkat etmeli, doğal davranışlar
sergilemeli ve dinleyicilerle bütünleşmeyi bilmelidir.
• Öyküler di’li geçmiş zaman kipiyle anlatılmalıdır. Anlatım esnasında
dinleyicilerin sorabileceği sorulara yanıt verilmelidir.
• Öykünün adı ve yazarı çocuklara söylenmelidir. Anlaşılmayan kısımlar
varsa, anlaşılır ölçüde sunulmalıdır.