27 Mayıs 2015 Çarşamba

ÇOCUK EDEBİYATI ve MEDYA DERS NOTLARI (8)

YAYINLARI KULLANIRKEN UYGULANACAK YÖNTEMLER – II

MASAL OKUMA

Çocuklara masal okuma, okul öncesinde en çok kullanılan yöntemdir. Evde başlayan bu etkinlik, ana sınıfında da öğretmen tarafından sürdürülür. Bunda okul öncesi dönemi içine alan “masal çağı” nitelemesinin de rolü vardır. Masal okumanın çocuğun bilinçaltına ileti gönderme işlevi unutulmamalıdır. Seçimini iyiden ve doğrudan yana yapma bilinci masallarla oluşturulur.
Öğretmenler, öğrencilerine her gün bir masal okuyarak onların dil, duygu, düşünce ve sosyal gelişimine yardımcı olmalıdırlar.
Öğrencilerin hayal gücü ve ana dili kullanma becerileri ortaya koymaları için öykü tamamlama yönteminden yararlanılır.

ÖYKÜ TAMAMLAMA


Öğrencilerin hayal gücünü kullanmaları ve ana dilini kullanma becerisini ortaya koymaları için öykü tamamlama yönteminden yararlanılır. Öğrenci düzeyine uygun olarak seçilen bir metin, belli bir bölüme kadar okunur. Yarım bırakılan metnin devamını öğrencilerin sözel olarak getirmeleri ve öyküyü tamamlamaları istenir. Bu etkinlik, öğretmenin öyküyü başlatan bir cümle söylemesi, öğrencilerin sıra ile birer cümle kurarak öyküyü geliştirip tamamlamaları biçiminde de uygulanır. Öykü tamamlamadan daha kapsamlıdır ve “öykü oluşturma etkinliği” olarak tanımlanır. Aşağıdaki metni uygun gördüğümüz bir yerde kesiniz. Devamını öğrencilerin getirmesini isteyiniz;

ÖYKÜ CANLANDIRMA
Öğretmen tarafından okunan bir öyküyü öğrencilerin rol yaparak canlandırması yöntemidir. Öğrencilerde özgüveni geliştiren bu yöntemde öğretmen gerekli görürse metni iki üç kez okuyabilir. Bu, metnin ezberlenmesi için değil, anlaşılması için önemlidir.
Öykü canlandırma, öğretmen tarafından okunan bir öyküyü öğrencilerin rol yaparak canlandırması yöntemidir.
Öğretmen öykü de rol de alabilir.Bu da çocuğun motivesini arttırır.Öğrenci öyküyü ezbere bilmesi gerekmez.Dinledikleri  öyküyü bellekleri kaldığı kadar  doğaçlamada yapabilir.

ÖYKÜ RESİMLEME

Okul öncesi /anaokulu/anasınıfı öğrencileri duygularını resim yoluyla ifade etmekten hoşlanırlar. Dinledikleri metinleri resimlemek de onlar için eğlenceli bir etkinliktir. Bu, soyut olanın somut hâle gelmesidir. Bir başka deyişle, işitsel yoldan alıcıya ulaşan bir metnin görsellik kazanmasıdır.

ŞİİR RESİMLEME

 Metin resimleme yönteminde şiirler de rahatlıkla kullanılabilir. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta, resmi çizilecek şiirin görsel nitelikler taşımasıdır.
Şiir resimlemede dikkat edilmesi gereken nokta, resmi çizilecek şiirin görsel nitelikler taşımasıdır.
Öğrencilere bir şiir okunur ve öğrencilerin şiirden hareketle hissettiklerini ve düşündüklerini resim aracılığıyla ifade etmeleri istenir.

KONU ÖZETİ

•Okul öncesine yönelik yayınları kullanırken masal okuma, öykü tamamlama, öykü canlandırma, öykü resimleme ve şiir resimleme gibi yöntemlere başvurulur. Masal okuma, evde başlayıp okulda devam ettirilmesi gereken bir etkinliktir. Masal okuma, çocukta dinleme ve konuşma becerisinin gelişimine katkıda bulunur. Öykü tamamlama yöntemi öğrencilerin hayal güçlerini kullanmalarını, dili kullanma becerilerini sergilemelerini sağlar. Öykü canlandırma, öğretmen tarafından okunan metnin öğrencilerin üstlendiği rollerle temsil edilmesidir. Öykü resimleme, işitsel yolla öğrenciye ulaşan bir metnin öğrenci tarafından görsel hâle getirilmesidir. Şiir resimleme ise görsel nitelikler taşıyan lirik metinlerde dile getirilen duygu, düşünce, durum ve olayların resminin çizilmesidir. Resimleme, süsleme amaçlı olabileceği gibi açıklama ya da tamamlama amaçlı da olabilir. Öğrencilerde estetik beğeniyi geliştirir.

ÇOCUK EDEBİYATI ve MEDYA DERS NOTLARI (7)


YAYINLARI KULLANIRKEN UYGULANACAK YÖNTEMLER
Yazılı metinler, edebî türlerin kitaba dönüşmüş örnekleridir. Masal, öykü (hikâye), şiir, deneme, gezi yazısı gibi türlerde yazılmış metinlerin aile bireyleri ya da öğretmenler tarafından çocuklara okunması, öğrencileri edebiyatla buluşturma anlamı taşır. Böylece öğrencilerin;
• Ana dili öğrenme alanlarından ilk ikisi olan dinleme ve konuşma becerileri geliştirilir.
• Hayal gücü zenginleştirilir.
• Olaylar ve kavramlar arasında ilişkiler kurmaları ve karşılaştırmalar yapmaları sağlanır.
• Hayatı ve evreni tanımalarına ortam hazırlanır.

Sözlü anlatma, çocukla / öğrenciyle göz teması kurma imkânı sağladığı için daha etkilidir.

Çocuklara masal okuma, iki yaşlarında başlayan bir etkinliktir. Masallar, dinleme ve konuşma becerisini geliştirmesi yanında hayal gücünü zenginleştirmesi bakımından da önemlidi Sözlü anlatma, çocukla/öğrenciyle göz teması kurma imkânı sağladığı için daha etkilidir. Anne babalar çocuklara, öğretmenler öğrencilere aktarmayı düşürdükleri masal ya da kısa öyküleri mümkünse önceden okuyup belleğine kaydetmeli ve anlatım yöntemini kullanarak öğrencilere sunmalıdırlar. Kitaptan okuma yöntemi ikinci derecede tercih edilmelidir. Unutulan yerler, anlatıcının hayal gücüyle doldurulabilir.

ROL YAPMA
 Bir insanı, bir canlıyı, hatta bir eşyayı canlandırarak anlatma yöntemidir. Yaparak yaşayarak anlama ve öğrenme imkânı sunar. Canlandırılan role uyum göstermek için mümkünse kostüm, makyaj, aksesuar gibi ögelerden de yararlanılabilir.
Anne baba ya da öğretmen tarafından okunan bir olay metni, ezberlenmeksizin, bellekte yer ettiği kadarıyla, doğaçlamalarla tamamlanarak canlandırılır.
Bir hikâye ya da masal özel olarak hazırlanan kuklalar aracılığıyla oynanır. Bir perdeye ihtiyaç duyulmadan gerçekleştirildiği için kukla tiyatrosundan farklıdır.

KUKLALARLA ANLATIM
 Olayı metinleri kuklalara kişilik vererek canlandırılabilir. Bir öykü ya da masal, özel olarak hazırlanan kuklalar aracılığıyla oynanır. Bir perdeye ihtiyaç duyulmadan gerçekleştirildiği için kukla tiyatrosundan farklıdır. Karton ya da kumaştan yapılmış, el ve parmakla oynatılabilen kuklalar, metinlere görsellik kazandırmaya yarar.
Kukla, okul öncesi öğrencilerinin en çok sevdiği anlatım yöntemidir.


ŞİİR KOROSU
 Bir metni toplu olarak seslendirme anlamı taşır. Bir grubun üyesi olmak, eş zamanlı bir etkinliğe katılmak, birlikte iş görebilmek, grup çalışmalarına uyum göstermek gibi yararlar sağlar.
Şiir korosu; bir grubun üyesi olmak, eş zamanlı bir etkinliğe katılmak, birlikte iş görebilmek, grup çalışmalarına uyum göstermek gibi yararlar sağlar.

ŞİİR EZBERLEME
Şiir ezberleme, öğrencilerde ana dili zevkini geliştirmesi yanında onlara Türkçenin incelik ve güzelliğini keşfettirmesi bakımından da önemlidir. Şiir, öğrencilere sözcüklerin yan ve mecaz anlamlarını da sezdirir. Ses ve ritim algısını geliştirir. Belleklerini güçlendirir.
Şiir ezberleme, öğrencilerde ana dili zevkini geliştirmesi yanında onlara Türkçenin incelik ve güzelliğini keşfettirmesi bakımından da önemlidir.

KONU ÖZETİ

•Okul öncesine yönelik basılı yayınlar boyama kitapları, resimli kitaplar, sesli ve müzikli kitaplardan oluşur. Masal, öykü, şiir, deneme vb. türlerde yazılmış metinlerin öğrencilere okunması, onların edebiyatla buluşmalarını sağlar. Bu, öğrencilerin dinleme ve konuşma becerilerini geliştirir, hayal güçlerini zenginleştirir, olaylar ve kavramlar arasında ilişki kurmalarını sağlar, hayatı ve evreni tanımalarına ortam hazırlar. •Metinlerin öğrencilere sunulmasında sözlü anlatım, rol yapma, kuklalarla anlatım, şiir korosu, şiir ezberleme, hikâye kartları ile anlatım gibi yöntemler kullanılır. •Metninin türüne ve özelliğine göre yöntem seçilir. •Öğrencilere sunulacak metin, olay metni ise canlandırma yöntemi en etkili yöntemler arasındadır. Olay metinlerinin sözlü anlatım, hikâye kartlarıyla anlatma gibi yöntemlerle de öğrencilere sunulması mümkündür. Lirik metinlerin ise kimi bölümlerin solo, kimi bölümlerin koro ile seslendirildiği şiir korosu yöntemiyle sunulması yararlıdır. Öğrencilere şiir ezberletilmesi de öğrencilere ana dilinin zenginliklerini, inceliklerini keşfettirir, onlara şiir zevki kazandırır.

26 Mayıs 2015 Salı

ÇOCUK EDEBİYATI ve MEDYA DERS NOTLARI (6)

ŞİİR
Şiir, “zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî anlatım biçimi” olarak tanımlanmaktadır. Çocuklar için şiir ise, ritimli ve ahenkli söz olarak tanımlanabilir.
Çocuğun şiirsel metinlere karşı Ninni ve masal metinlerinde ses tekrarları, ses benzerlikleri ve ritmik söyleyişler bu ilginin artmasını sağlayan unsurlardır. Sözleri anlamasa da bu metinlerdeki melodik yapı sayesinde çocuk şiire biraz daha yaklaşmış olur. Çocukların anlatılan masalı, söylenen bir ninni ve şarkıyı ilgiyle dinlemelerinin sebebi budur.
Çocuk ve şiir arasındaki ilişki doğal bir ihtiyacın uzantısıdır. Çocuk ilk konuşma alıştırmaları sırasında yetişkinleri taklit eder; ses bakımından birbirine benzer kelimeleri söylemeye çalışır. “Baba”, “dede”, “mama...” gibi
18. yüzyılın ünlü edebiyatçısı Paul Hazard, çocuğu “edebiyatçı ve küçük sanatçı” olarak nitelendirir. Bu nitelendirmede çocuksu ruhun dikkatleri ve dünyaya bakış açısıyla sanatkârın bakışı arasında (merak ve şaşırma duygusu gibi) bazı benzerliklerin bulunması etkili olmuştur.

Çocuk Şiiri Nedir?
Gıyasettin Aytaş “çocuk” kavramının niteliğinin bir ayrım yapmayı gerektirdiğini söyleyerek “çocuk şiiri”ni bir zorunluluk olarak görür

FORM
Şiir yazma eylemi şiirin sesiyle ilgili bir durum olduğuna göre lirik, epik ve dramatik konularda yazılan şiirlerde; ses, kafiye ve ölçü uyum içinde olmalı, fakat bir şiir serbest formda da olsa bazı biçimsel kurallara uygunluk göstermelidir. Biçimsel kurallar, dize uzunluğu ve sayısı bakımından ele alınabileceği gibi şiirin iç kafiyesinin de dikkate alınması gerektiği anlamına gelir. Bu nedenle, ister serbest formda olsun ister kuralcı yapıda olsun şiirin sesi önemlidir.
Çocuklar için öğretme amacıyla yazılan şiirlerin uyaklı ve kafiyeli olması öğrenilen şeyin kalıcılığını sağlar ve öğrenmeyi hızlandırır.
Öyleyse çocuk şiirlerinde şekil konusunu iki bakımdan ele almak gerekir: Çocuğa şiir zevki vermeyi amaçlayanlar ve belli bir konuyu öğretme maksadıyla yazılan şiirler. Şiir zevki vermek için bir çocuk şiirinin serbest ya da kuralcı yapıda olup olmaması önemli değildir, fakat öğretme amacıyla yazılan şiirlerde kafiye ve ölçünün öğretmeyi kolaylaştırmasından dolayı biçimsel kurallar (ölçü ve kafiye) vazgeçilmez unsurlardır

Form meselesiyle ilgili tartışılan bir diğer konu da, anlam bakımından saçma, fakat ritim ve ses bakımından güzel olan tekerlemelerin nasıl değerlendirileceğidir. Çocuklar için “gerçek şiir”, şiirin melodisinin tekrarlanması merkezinde toplanır. Bu nedenle özellikle okul öncesi dönemde çocuklar; tekerlemelerden, cinas ve aliterasyon gibi kelime oyunlarından zevk alırlar. Çocuklarda şiir zevki tekerlemeyle başlar ve estetik duygu da bu sayede gelişir.

Şiddet Nedir?
Şiddetin, birbirinden farklı birçok anlamı bulunmaktadır. Her tanımın ortak noktası bu kavramın odağında “güç kavramı”nın bulunmasıdır. Bu tanımlara göz attığımızda şu ifadelerle karşılaşırız. Şiddet: “sert ya da acımasız kişilik, güç”, “bir kişiye, güç veya baskı uygulayarak isteği dışında bir şey yapmak veya yaptırmak”, “cinayet, işkence darbe ve etkili eylem, savaş, baskı, suçluluk, terörizm vs.”, “bir karşılıklı ilişkiler ortamında taraflardan biri veya bir kaçının bedensel bütünlüğüne veya törel bütünlüğüne, mallarına veya simgesel, sembolik ve kültürel değerlerine, oranı ne olursa olsun zarar verecek şekilde davranmasıdır.” Tanımlar dikkate alındığında şiddet kavramını üç başlıkta incelemek mümkündür: • Fiziksel şiddet • Sözel şiddet • Simgesel şiddet

Fiziksel şiddet, “Kişilere veya hayvanlara karşı fiziksel gücün kullanılması ya da ifade edilmiş açık bir biçimde fiziksel gücün tehdit unsuru olarak kullanımıdır.” Sözel şiddet, “insanın karşısındakini küçük düşürücü, kırıcı, alay edici sözler kullanması, doğrudan ya da dolaylı olarak onu aşağılaması, kötülemesi, kişiliğine saldırması, umudunu, beklentisini kırması, türlü söylentiler çıkarması, sert, kaba konuşmalarla sürekli engellemeler yapması” olarak açıklanabilir. Simgesel şiddet ise eylem öncesi simgesel dil ve işaretlerdir. Simgesel şiddette daha çok yüz ifadeleri, mimik ve işaretler egemen unsurlardır. Bir öğretmenin öğrencisine, büyük çocukların küçüklere, güçlülerin güçsüzlere, anne-babaların çocuklarına uzaktan gönderdikleri yüz ifadeleri birer simgesel şiddettir.

Çocuk edebiyatı, sanayileşme ve kentleşmenin zorunlu olarak ortaya çıkardığı bir edebiyat alanıdır; toplumsal ve tarihsel gelişmelerle oldukça büyük değişimlere uğramıştır. Masalların içinde cinsellikten şiddete her şeyin olması doğaldır.

Masalların cinsellikten şiddete herşeyin olması doğaldır.Sedat Sever ''Çocuk Kitaplarına Yansıtılan Şiddet''başlıklı bildirisinde ise aşırı öğreticiliğin çocuk edebiyatı metinlerinde şiddet anlamı taşıdığını belirtir.

Bu gerçek de göz önünde bulundurularak okul öncesi dönemdeki çocuklara yetişkinler tarafından okunan, anlatılan masal, öykü, şiir ve anlatıların çocukları yaşama bağlayan, eğlendiren, mutlu eden kurguları; özdeşim ögesi kahramanların demokratik tutum ve davranışlarıyla yapılandırılmalıdır. Bu düşüncelere göre çocuk kitaplarının neden olabileceği örselenmeler şöyle sıralanabilir: 1. Yetişkinlerin, metinler aracılığıyla kendi doğrularına göre çocukları yönlendirmeleri, onları kendi gerçeklerinden uzaklaştırarak edilgen, haklarından habersiz ve gereksinimlerini karşılayamamış kişiler durumuna sokabilir. 2. Çocuk kitaplarında kahramanların amacına şiddet uygulayarak ulaşması, kitapta aktarılan iletilerle şiddetin olumlanması, şiddetin sorun çözmenin bir yolu olarak gösterilmesi, çocukta büyük duygusal örselenmelere neden olabilir.

Doğumdan sonraki ilk iki yılda çocuğu medyadan uzak tutmak, onu daha çok insanlarla ilişki kurabileceği ortamlara götürmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır.İki yaşından beş yaşına kadar olan dönemde konuşma, kendini ifade etme ve problem çözme yetenekleri kazanmaya başlayan çocuklarda medya okuryazarlığı eğitimi vermek pek mümkün değildir. Bununla birlikte dinledikleri, seyrettikleri şeyler hakkında duygu ve düşüncelerini ifade etmelerini kolaylaştırıcı önlemler alınabilir. Gerçek ile kurguyu ayırt edemeyen bu yaş çocuklar, rüyada gördüklerini de gerçek zannederler. Bu nedenle film ve çizgi filmlerdeki korkutucu uyaranları da gerçek zannetme eğilimindedirler. Çocukları medyadan özellikle televizyon ve internetin zararlı etkilerinden korumak tamamen mümkün görünmese de anne ve babalar bu konuda daha seçici davranabilirler.

Günümüz çocuklarının, zararları karşısında en çok savunmasız kaldıkları iki medyatik ürün vardır. Bunlardan biri televizyon, diğeri ise internettir. Televizyon, her türlü olguyu eğlence mantığı içinde sunmakta ve izleyicinin dünyaya bakış açısını etkilemektedir. Dünyayı sadece eğlence mantığı içinde değerlendiren bir bakış açısı sorunludur. Televizyonun bilinçsizce kullanılması sonucu ortaya çıkan problemleri doğru okumak, anlamlandırmak, seçmek ve değerlendirmek ve farklı bir algı geliştirmek bir zorunluluktur. Ne kadar faydalı olursa olsun izleme sürelerini zorlayan ve çocuğun uzun süre televizyon karşısında oturmasına neden olan programların da çocuğu televizyona bağımlı bir hâle getirme tehlikesi bulunmaktadır. Çocukların yaşlarına uygun olmayan haberler, onu salt bir tüketici olarak gören reklamlar çocukta gelişim bozukluklarına neden olmaktadır. Bu nedenle okul eğitimi ile birlikte çocuğun medya aracılığıyla verilen mesajlara eleştirel bir gözle bakmasını, seçici olmasını, doğru bilgiyi doğru yerde aramasını ve kendi mesajlarını iletmesini sağlayacak önlemler alınmalıdır. Bu önlemleri alacak olanlar da anne ve babalardır. Bunun için özellikle ana babaların medya okuryazarlık eğitimi almış olmaları gerekir.


Okul öncesi çocukların televizyon izleme süreleri konusunda anne ve babalar çocuklarını bilgilendirmeli, denetlemeli ve önlem almalıdır. Televizyon bağımlısı çocuklarda görülen en önemli olumsuzluklar: Okulda başarısızlık, duygusal zekânın gelişmemesi ve odaklanma problemidir. Televizyon, tek yönlü ileti gönderdiği ve daha çok görsel algıya hitap ettiği için çocuğun dil gelişimine zarar vermektedir.

Çocukların ve ailelerin basılı ve görsel yayınları kullanmalarını gözlemek/izlemek
 Okul öncesi çocukların ve ailelerin medya araç ve gereçleri karşısındaki tutumlarını gözlemlemek için yakın ilişkiler kurulmalıdır

Ailelerin çocuk yayınlarını kullanmalarındaki olumlu ve olumsuz özellikleri belirlemek 
İyi bir gözlemden sonra yine aile odaklı olarak medyayı kullanma konusundaki olumlu yönleri söylemek ve olumsuz yönlere dikkat çekmek gerekir.

Basılı ve görsel yayınları kullanmaları konusunda rehberlik etmek Zaman zaman basılı ve görsel yayınları kullanmak konusunda örnek teşkil edecek etkinlikler düzenlemek ve bu konuda rehberlik etmek gerekir.

Zamanı belirlemek

 (Okuma saati, TV saati, bilgisayar saati vb.) Televizyona ilave olarak bilgisayar ve buna bağlı olarak internetin yaygınlaşması çocukların zamanlarının çoğunu bunların karşısında geçirmesine neden olmaktadır. Bu sebeple televizyon seyretme, bilgisayar kullanma konusunda zaman sınırlandırılmalı ve okuma saati belirlenmelidir.

Ortamı belirlemek
Çocukların bilgisayarı kullanabilecekleri yer de bilgisayar kullanma saati kadar önemlidir. Günümüzde çocuk istismarcıları özellikle interneti kullandıklarından, çocukların evde herkesin görebildiği bir yerde bilgisayar kullanmalarına özen gösterilmelidir.

Televizyondaki uyarıcı simgeleri ve anlamlarını tanıtmak
 Günümüzde televizyon programlarına uyarıcı nitelikte çeşitli semboller getirilmiştir. Uygunsuz içerik, şiddet ve cinsellik, +7 yaş, + 16 yaş veya genel izleyici olarak belirlenen uyaranlar çeşitli sembollerle ifade edilmektedir. Televizyonun olumsuzluklarından çocukları koruyabilmek için bu sembollerin iyice öğrenilmesi ve çocuklara öğretilmesi gerekir.


Reklamlardaki sağlığa zararlı ve yararlı ürünleri tartışmak
 Televizyon reklamları, çocuğu tüketimin bir nesnesi olarak görmekte ve hedef kitle olan ebeveyne çocuklar üzerinden ulaşmayı planlamaktadır. Yeni çıkan bir oyuncak, çikolata veya başka bir tüketim ürünü çocuğun iştahını kabartmakta, çocukta reklamlarda gördüğü her şeyi alması gerektiği şeklinde bir algı oluşturmaktadır. Reklamlarda görülen işitilen her şeyin satın alınması ihtimali yoktur. Bu nedenle tanıtımı yapılan ürünlerin tamamının alınamayacağı ve bunların çoğunun zararlı olduğu çocuklara anlatılmalıdır.

Basılı ve görsel yayınların kullanım becerisine model olmak
 Bu konudaki en önemli görev, anne ve babaya düşmektedir. Bununla birlikte okul öncesi dönem çocuklarına anaokullarında belli zamanlarda medya araçlarıyla çeşitli çizgi filmler seyrettirilmeli ve bunlara ayrılan süreye dikkat edilmelidir.

Yayınları eleştirel bakış açısı ile kullanmak
Gerek görsel ve gerekse yazınsal metinlerdeki olumsuzluklarla mücadele edebilmesi için temel görevlerden biri, çocukta bu tür yayınlara karşı eleştirel bakış açısı gerçekleştirmektir. Çocuğun öykülerde olduğu gibi görsel medyada rastladığı çizgi film, film vb. programlarda düşüncesini rahatça ifade edebilmesine imkân tanıyacak sorular sorulmalıdır. Çocuk, bu tür konularda soru sormaya başladığı andan itibaren kendi önüne konulan, kendisini edilgenliğe iten uygulamalara daha hazırlıklı olacaktır.

KONU KISA ÖZET
•Çocuk şiiri, çağımızda çocuğun keşfedilmesiyle birlikte ortaya çıkan çocuk edebiyatı kavramının doğal bir sonucudur. Çocuk şiirlerinde hareket noktası, çocukların ihtiyaçları ve arzularına uygunluktur. Eğer çocuklara şiir zevki kazandırmak istiyorsak, muhakkak ki bu yolu takip etmek gerekir. •Çocuk şiirleri kafiyeli ve ölçülü yazılabileceği gibi serbest formda da yazılabilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, ister uyaklı (kafiyeli) ve ölçülü (vezinli) isterse serbest yazılmış olsun, şiirin sesle ilgili kurallarına (melodik yapı) uyulmasıdır. •Çocuğu yetişkinlerin hoşlandıkları şiirlerden zevk almaya zorlamak olumsuz bir etki meydana getirebilir. Çocukları “yetişkin dalkavukluğu”na götüren bu tür tutumlardan sakınmak gerekir. •Öğretici nitelikteki kimi şiirleri çocuklara okumanın ve bu şiirleri ezberlemelerini sağlamanın faydaları vardır. Fakat bu şiirlerin özellikle ölçülü ve kafiyeli olması kolayca ezberlenmelerini sağlayacaktır. •Çocuk yayınlarında bulunması mümkün olan çeşitli olumsuzluklara karşı çocukların doğru bilgilendirilmesi ve onlara doğru rehberlik edilmesi gerekir. •Çocuk edebiyatı metinlerinde görülen aşırı öğreticilik boyutu; metinlerin mutlak doğru olduğu konusunda ısrarcı yaklaşımlar ve bunların sonucunda çocuk okuyucuyu eleştirel yaklaşımlardan yoksun bırakma, kültürel şiddet, sosyal hayatta görülen psikolojik ve fiziksel şiddetin çocuk edebiyatı metinlerine yansıması bu olumsuzluklardan bazılarıdır. •Medya okuryazarlığı eğitimi çocuklar için hazırlanmış görsel ve basılı eserlerden gelebilecek  muhtemel zararların önüne geçilebilmesi için şarttı

ÇOCUK EDEBİYATI ve MEDYA DERS NOTLARI (5)

ÖYKÜ 

Anlatmaya dayalı bir edebî tür olan öyküyü, olmuş veya olması mümkün olayları anlatan masala göre gerçekçi, romana göre kısa anlatımı olan yazılar olarak tanımlamak mümkündür.

Öyküyü çocuklara anlatmadan önce tek başına bir odaya çekilip “kendi kendine anlatma” yoluyla bir ön hazırlık yapmak her zaman olumlu sonuç verir. Öykü anlatımı sırasında sessizliğin sağlanması, dış uyarıcıların en aza indirilmesi gerekir. Öykülerin çocuklara daha yararlı olabilmesi için başvurulabilecek bazı yöntemler vardır: Öyküleri çocuklara tekrar ettirmek, dramatize yöntemiyle canlandırmak, resim ve el becerisi konusu olarak vermek en etkili yöntemler arasındadır.

Çocuklara anlatılacak ya da okunacak öykülerin süresi de önemlidir. Öykülerin anlatım süresi, ilköğretimin birinci sınıfından beşinci sınıfına kadar sırasıyla 3-5, 5-8, 8-10, 10-15, 15-20 dakikayı aşmamalıdır. Masal ya da öyküler hacim olarak da 4. sınıf için 150-200, 5. sınıf için 200-300, 6. sınıf için 350-450, 7. sınıf için 400-500, 8. sınıf için 450-550 kelimeyi geçmemelidir. Ayrıca metni oluşturan cümlelerin de on iki-on üç sözcüğü aşamamasına dikkat edilmelidir.

Çocuk Öykülerinde Bulunması Gereken Özellikler Çocukların ilgiyle okuduğu metinler, temada anlama ve kavrama düzeyine uygunluk, dil ve anlatımda canlılık gibi özellikleriyle öne çıkarlar. Eğlendirmek, estetik haz/güzellik duygusu uyandırmak, bakış açısı kazandırmak ve bilgilendirmek, söz konusu metinlerin işlevleri arasındadır. Ancak anlatmaya dayalı öykü ve roman gibi metinlerde bilgi verme işlevinin çok belirgin olmamasına özen gösterilmelidir. Çünkü edebî metinler, okuyucuya doğrudan doğruya bilgi aktarmayı amaçlamaz.

. Öykülerin temel işlevleri öğretmek değil; sezdirmek, hissettirmek ve yaşatmaktır.

Çocuk öykülerinde bulunması gereken özellikler 

birkaç maddede özetlenebilir: • İşlenen tema ve konu çocuğun ilgili bulunduğu unsur, obje ve varlıklardan seçilmeli; kavrama düzeyine uygunluk göstermelidir. • Öyküde olay basit, anlaşılabilir, hareketli ve sürükleyici olmalıdır. • Kısa cümle ve paragraflardan oluşan, bol konuşmalı, canlı bir dil ve anlatım tercih edilmelidir. • Giriş, gelişme ve sonuç bölümleri mantığa uygun biçimde planlanmalıdır. • Uzun karmaşık tasvirlere, ayrıntılı ruh çözümlemelerine yer verilmemelidir. • Aşırılığa kaçmamak kaydıyla güldürü ögesinden de yararlanılmalıdır.

• Metinler çocuğun yaş ve ilgi alanları doğrultusunda biçimlendirilmeli; politik, ideolojik ve cinsel çağrışımlara meydan verilmemelidir. • Öyküyü süslemek, açıklamak ya da tamamlamak üzere çizilen resimlerin, çocuğun yaş düzeyine uygun nitelikte ve miktarda olmasına özen gösterilmelidir. • Anlatılan kişi olay ve durumlar, çocuğun iç dünyasında çelişkilere neden olmamalı; karamsarlığa, ümitsizliğe ve yılgınlığa yol açmamalıdır. • Metne yönelik heyecanı ve ilgiyi canlı tutan ayrıntılara da yer verilmiş olmalıdır.

Türk Çocuk Edebiyatında Öykü 

Türk edebiyatında Batılı anlamda öykü türü Tanzimat’tan sonra görülür. Bizde daha önce geleneksel anlatma tarzlarından biri olarak halk öyküleri ve ders verici kısa hikâyeler vardı.

Cumhuriyet Dönemi’ne kadar, çocuklara yönelik öyküye rastlanmaz. Çocuklar için kaleme alınmasa da Reşat Nuri Güntekin’in Gamsızın Ölümü; Ömer Seyfettin’in Ant, Kaşağı, İlk Cinayet, Falaka, Perili Köşk gibi öyküleri çocuk edebiyatı alanına girebilir. Tema ve anlatım yönünden söz konusu öykülerde çocuk duyarlığı belirgindir..

24 Mayıs 2015 Pazar

ÇOCUK EDEBİYATI ve MEDYA DERS NOTLARI (4)

TEKERLEMELER
Çocukların dil ve estetik zevklerinin gelişmesi için hazırlanmış kitaplardır. Tekerleme, bazı sözcüklerin veya seslerin tekrarlanması, ölçü ve kafiye gibi ögelere bağlı kalmak suretiyle anlamlı ve anlamsız, belirli bir konusu olmayan söz dizelerine verilen addır. Herhangi bir konuya bağlı kalmak zorunluluğu yoktur. Bu nedenle tekerlemelerde mantık aranmaz.
Eleştirmen Lissa Paul, çocuklara “gerçek lirik şiir”i öğretmenin başka bir yoluna işaret ederek okunacak şiir metinleri ve çeşitli tekerlemelerden hareketle, “şiirin, çocuğu olgunlaştıran ve geliştiren bir tür” olduğunu belirtir. Geleneksel tekerlemeler, çocuğu hem gülümsetir hem de birlikte oynamaya çağırır. Çocuklar tekerlemelerden, cinas ve aliterasyon gibi kelime oyunlarından zevk alırlar.Tekerlemeler, oyun mantığı içinde çocuğa dil eğitimi kazandıran önemli bir türdür. Kelime hazinesi gelişir.r. Yetişkin dil kusurlarını gidermede diksiyonla ilgili yazılan kitapların birçoğu en önemli araç olarak tekerlemeleri kullanır.

 Genel olarak çocukların çıkaramadıkları sesler “r, p, s, j, c, ç” sesleridir. Konuşma bozukluğu gösteren çocukların aileleri arasında yapılan bir araştırmada, ailelerin % 50’sinin çocuktaki bu kusurlardan rahatsız olmadığı, % 30’unun tekerlemeler vasıtasıyla çocuklardaki bu diksiyon kusurlarını gidermeye çalıştığı, % 20’sinin ise çocuğunun dil kusurlarının farkına varmadığı anlaşılmıştır.

Tekerlemeler dört başlık altında incelenebilir: Masal Tekerlemeleri: Masalın başında, ortasında, sonunda ve bazen de uygun yerlerinde söylenen ve genellikle ses tekrarlarına dayanan, belli bir anlamı bulunmayan sözlerdir.

Masal başı tekerlemeleri: Anlatılan masalla pek ilgisi olmayan, dinleyicinin dikkatini masala çekmek için söylenen sözlerdir. Bu bölümde masalın gerçek değil, eğlenmeye dönük bir tür olduğu ve ibret dersi verme maksadıyla söylendiği hissettirilir.

Örnek Bir varmış, bir yokmuş... Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde... Develer tellallık eder eski hamam içinde
Masal ortası tekerlemeleri: Bu tür tekerlemeler masalın ortasında dağılan dikkatleri toplamak, anlatımı hızlandırmak, uzak mesafeleri kısaltmak maksadıyla söylenir.

Örnek Az gittim uz gittim... Dere tepe düz gittim. Çayır çimen geçerek, lale sümbül biçerek; soğuk sular içerek, altı ayla bir güz gittim. Bir de dönüp ardıma baktım ki, ne göreyim, gide gide bir arpa boyu yol gitmişim!..

Masal sonu tekerlemeleri: Masalın mutlu bir sonla bittiğini, iyi kahramanların daima iyilikler ve güzelliklerle karşılaşabileceği mesajının verildiği bölümdür. Bu bölümde masal dinleyicisine de aynı mutluluğu dilemek maksadıyla söylenen tekerlemelerdir.

Örnek “Gökten üç elma düştü; biri bana, biri dinleyenlere, diğeri de bütün iyi insanlara olsun.”

Sayışmaca/Ebe Seçmece: Yaratıcıları çocuklar olan veya büyüklere has yaratıcılıkla kendi geleneklerine ustalıkla uygulamalarının ürünüdür. Genellikle şiir niteliği taşıyan bu tekerlemelerden en yaygın olanı, oyunlarda ebe çıkarmada faydalanılan, başı ve sonu kafiyeli olan, belli bir ahenk ile söylenen söz kalıplarıdır

Örnek:Portakalı soydum Baş ucuma koydum. Ben bir yalan uydurdum. Duma duma dum. Kırmızı mum. Dolapta pekmez, Yala yala bitmez. Ayşecik, Fatmacık, Sen bu oyundan çık.

Oyun İçi Tekerlemeler: Karşılıklı konuşma, söyleşme ve atışma şeklinde söylenen tekerlemelerdir. - Komşu komşu! - Huu! Huu! - Oğlun geldi mi? - Geldi Ne Getirdi İnci Boncuk

Tören Tekerlemeleri: Çocukların kendilerine mahsus törenlerle yetişkinlerin katıldıkları bazı törenlerde söylenen tekerlemeler olarak ikiye ayrılır. Yağmur yağdırma, Çiğdem-Pilavı, Sayacı türkü adlarıyla Anadolu’nun pek çok yöresinde söylenen tören tekerlemeleri Batı toplumlarında özellikle Hrıstiyan Paskalya yortularına rastlayan günlerde de çocuklar tarafından söylenir.
Yağ yağ yağmur Teknede hamur Tarlada çamur Ver Allah’ım ver Sel gibi yağmur


Yanıltmaca/Şaşırtmaca Tekerlemeleri: Benzer kelimelerin ve seslerin sıkça tekrarlanmasıyla oluşturulan anlamsız sözlerdir. Daha ziyade söz cambazlığına dayanır. Şiirselliği olmayan bu tür tekerlemelerde söyleyeni sınama amacı güdülür


  • Tekerleme kitapları sayesinde çocuk, anlamsız ses tekrarları yaparak sesli ve sessiz harfleri doğru bir şekilde telaffuz etme yeteneği elde eder. 


A: Adalardan adalara adanan Adanalı Abroşun abarta abarta AhlatIı ağadacının avutucu, avuntucu, ahmak, aptal Abdurahman'in apraşı ağır ağır gidiyordu. B: Büyük büyük büyüteç//, babacan Babaeskili bonboncu Bilal'le Bigalı bıngıldak Bahir'in bön bön bakışlarına, bomboş büyü/ü, büyük büyük laflarına kızıyordu. B, D: Baldıran dalları ballandırılmalı mı, ballandırılmamalı mı? Sonra o bala daldırılan baldıran dalları dallandırılmalı mı, dallandırılmamalı mı?

Yakıştırmalar Ses benzerlikleri üzerine kurulan sözlerdir. Zekâ oyunlarına dayanır, esprili bir anlatımları vardır. Kavram, olay ve nesnelere şakacı bir yaklaşımın sergilendiği anonim ürünlerdir. -
Örnek
Engin - Babası zengin
Portakal-Orda Kal

BİLMECELER
Bilmeceler anlama ve anlatma becerisinin gelişimine katkı sağlar. Çoğu zaman dil oyunlarına dayalı bir türdür. Çocuğun zekâ gelişimi bakımından önemli olmakla birlikte dil gelişimi açısından da vazgeçilmezdir


  • Bilgiyi ölçen, eğlendirirken düşündüren, bir nesneyi zıt önermeler ile tanımlayarak çözümü zorlaştıran bilmeceler, çocuğun anlama ve anlatma becerilerine katkı sağlarken şiir eğitimi açısından da önemlidir.
  • Tekerlemeler çocuğun dil, bilmeceler zihin gelişimi için önemlidir. Kelime tekrarları yapmak suretiyle çıkarılması güç sesleri çıkarmaya çalışan çocuk, bilmecelerle akıl yürütme, ipuçlarını değerlendirme gibi pek çok yetenek kazanır.
ÇOCUK ŞARKILARI 
Okul şarkıları adıyla bilinen ve anaokulundan ilköğretimin bitimine kadar ilgi gören parçalardır. Öğrenci düzeyine uygun söz ve müzik ögeleri taşırlar. Oyun eşliğinde söylenebilen Küçük Kurbağa, Üşüdüm, Yağ Satarım Bal Satarım,

Örnek
Küçük Kurbağa Küçük kurbağa küçük kurbağa Kuyruğun nerede Kuyruğum yok kuyruğum yok Yüzerim derede Ku vak vak vak Ku vak vak vak Ku vak vak vak Ku vak





  • PARMAK OYUNLARI 

Bir öykü, şiir veya şarkının sözlerine uygun olarak olayların canlandırılması; bir sayının veya kavramın öğretilmek amacıyla parmakların kullanılmasıdır.

Eğitimsel Değeri 
• Dramatik oyunlara hazırlıkta önemli bir merhaledir. • El göz koordinasyonuna katkı sağlar. • Çocuğun yeni kelimeler öğrenmesini kolaylaştırır. • Dil gelişimine olumlu katkılar sağlar. • Dinleme yeteneği kazandırır.• Dramatizasyon (canlandırma) ve pandomim gibi dramatik etkinliklere hazırlar. Pandomim: Sözsüz tiyatro demektir. Pandomimde yüz mimikleri, el-kol ve beden hareketleri kullanarak tema anlatılmaya çalışılır. • Taklit yeteneğini geliştirir. • Parmak kaslarının gelişmesini sağlar. • Kavram öğretiminde çok farklı imkânlar sunar. Örneğin baş, orta, serçe veya 1, 2, 3 …yön: sağ, sol…gibi. • Hareketli çocukların daha sempatik gelebilecek bir yöntemle sakinleştirilmesinde etkilidir. • Bellek becerilerini geliştirir, çocukların hayal dünyasını zenginleştirir.

Parmak Oyunlarında Nelere Dikkat Edilmelidir? • Öncelikle çocukların anlayabileceği, kavrayabileceği ve kolay telaffuz edebileceği kelimelerden oluşmalıdır. • Öğretmenin metni okuyup yorumlamasından sonra öğrencilerin hangi parmak hareketlerini yapacağına yine öğretmen karar vermelidir. • Metne uygun yapılacak hareketler öğrencilere gösterilmeli, onların da kendisine eşlik etmeleri istenmelidir. • Parmak oyunlarını seçme, planlama ve uygulama aşamalarında; çocukların gelişim düzeyi, metnin başlığı, oyunun uzunluğu, grup sayısı, ve oyunun hedefi açıklanmalıdır. • Parmak oyunlarından verim alınabilmesi için öğretmen daha öncesinden metni ve hareketleri ezberlemelidir. • Parmak oyunlarına önce bir şiirle başlanmalı; şarkılı, çok yönlü parmak veya beden hareketleri alıştıra alıştıra gösterilmelidir. • Çocukların metni ezberlemelerinde ilk başta ısrarcı olunmamalıdır. • Parmak oyunlarının süresi, çocukların dikkat süreleri dikkate alınarak ayarlanmalıdır
ÇOCUK MASALLARI
Arapça “mesel” kelimesinden dilimize geçmiş olan ve Anadolu’da masal olarak kullanılan kavram, diğer Türk yurtlarında “ertegü”, “ertek”, “çöçak” gibi kelimelerle karşılanır. Masallar; ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa anlatılagelen ve halkın hayal gücüne dayanan, tamamen olağanüstü olayların anlatıldığı öykülerdir.

  • Masalların kökeniyle ilgili ilk teoriler Alman asıllı Wilhelm Grimm’e aittir
Dünya masalları arasında edebî niteliğiyle öne çıkan Pançatantra, Kelile ve Dimne, Tutiname, Binbir Gece Masalları sayılabilir. Bunlardan özellikle Pançatantra’nın dünyadaki ilk masal kitabı olduğu rivayet edilir. 
  • Türk masallarını ilk derleyen Rus Türkoloğu F. Wilhelm Radloff’tur. Albert Wesselski, Thedor Menzel, Friedrich Giese, George Jakob gibi Batılı araştırmacılar Türk masalları üzerinde çalışan yabancılardır. Pertev Naili Boratav, Naki Tezel, Mehmet Tuğrul, Eflatun Cem Güney de Türkiye’de masallar üzerine çalışan bazı Türk araştırmacılardır. 
Masalın Özellikleri 
Masallarda iyi-kötü, doğru-yanlış, haklı-haksız, adalet-zulüm, alçakgönüllülükkibir gibi karşıt kavramları temsil eden kahramanların mücadelesi vardır.

  • Masallarda genellikle tek olay anlatılır. Hayal-gerçek, soyut-somut, maddimanevi unsur ve motifler, bir yandan insanları eğlendirme işlevi yüklenirken öte yandan örnek ve model oluştururlar.
  • Masallarda zaman ve mekân belirsizdir. Masal kahramanları belli bir yer ve zamanda yaşayan kişiler değildir. “Zamanın birinde bir padişah varmış.”, “Bir zamanlar bir kız varmış.”,
  • Bunlar da kahramanın bir özelliğine vurgu yapmak için konulmuş adlardır. Keloğlan, Koca Nene, Yılan Bey, Hüsnü Yusuf, Hoca Efendi, Gülanber Hanım, Gül Sinan, Tavuk Kız, Tüylü gibi
  • Masalların çocuk eğitiminde önemli bir yeri vardır. Okuma, dinleme eğitimlerine katkı sağlar; onları iyiye, güzele, doğru davranışlara, hoşgörüye yönlendirir. 
Masalların bölümleri
Masallar temel olarak üç bölümden oluşurlar: • Masalın giriş bölümü (Masalbaşı / döşeme)

• Asıl masal bölümü (Gövde) • Masal sonu bölümü (Dua veya üç elma)

 Giriş: Bu bölüme “masalın döşeme bölümü” de denilmektedir. Masalın giriş kısmında birbiriyle ilgisi olmayan kelimeler tekerleme tarzında bir araya getirilmiştir.  Girişte belli başlı kahramanlar tanıtılır, üzerinde durulacak konu açıklığa kavuşturulur.

Asıl masal bölümü: Bu bölüme “gelişme” veya “gövde” adı da verilir. Masalı ilginç yapmak için bu bölümde de zaman zaman tekerlemeler yer alabilir. Giriş bölümü bittikten sonra çeşitli ilgi kuran kelimelerle (adamın biri, bir gün . . .) bu bölüme girilir.

Masal sonu bölümü: Bu kısma “sonuç bölümü” de denilir. Masalın bitirildiği bölümdür. Bu bölümde; masalcı çoğunlukla olayın içindeymiş gibi hoş bir şekilde masalı bağlar, anlattıklarına gerçek havası vermek için gerçekçi sözlerle bir tekerleme yapar. Masalcı sanki o olayları yaşamıştır.

Masal Tipleri Türk masallarında toplumun her kesiminden kişilere rastlanır. Padişah, vezir, şehzade gibi devlet kademesinden insanlar yanında tüccar, derviş, şeyh, köylü, cadı, hırsız gibi farklı çevrelere ait insanlar da vardır. Bu kahramanlar, kişilik ve davranış özellikleri bakımından Türk toplumuna ait örneklerdir.. 
Bütün masallarda olumlu özellikler iyi, güzel ve doğru olanda; olumsuzluklar ise kötü, çirkin ve yanlış olanda odaklanır. Masalın sonunda daima olumlu tipler kazanır. Olumsuz tipler cezalandırılır. Bütün masallarda meziyetler güzelde, iyide ve güçlüde; kusurlar ise çirkinde, kötüde ve zayıftadır.

Masal çeşitleri
Masalların beş çeşidi vardır
  • Hayvan Masalları: Eğiticilik ve eğlendiricilik ön plandadır.
  • Olağanüstü Masallar: Cin, peri, dev, ejderha gibi varlıklar etrafında gelişen akıl dışı masallardır
  • Gerçek Masallar: Kişi ve olaylar gerçeğe yakındır. Padişah, vezir, Keloğlan, tacir, kadı vb.
  • Güldürücü Masallar: Bu masallar kısa, öz ve nüktelidir. Daha ziyade yetişkinlere seslenir
  • Zincirlemeli Masallar: Kahramanları büyük bir çoğunlukla hayvanlardır. Önemsiz olaylar birbirini takip eder, bazen baştan en sona, bazen de sondan başa doğru düzensiz gidiş gelişler vardır.
Jean-Jacques Rousseau’nun “Emile ya da Çocuk Eğitimi” adlı kitabında da belirttiği gibi aslında “masallar” yetişkinler için yazılmamıştır.

 Çocuk daha okuma ve yazmayı öğrenmeden masallar sayesinde başkalarının hakkına saygı duyma, yardımlaşma, paylaşma, yöneticilerini seçebilme, söz dinleme, sevgi, arkadaşlık, dostluk, iyilik, doğruluk vb. kavramları öğrenebilir.

Masal Parodileri
Masal kahramanlarını günümüz problemleriyle karşı karşıya getiren ve olayların güncellenerek çeşitli problemlere ve çözüm yollarına çocuğun dikkatini yoğunlaştıran masal parodileri özellikle okul öncesi çocukların eğitiminde kullanılabilecek önemli dil etkinliklerindendir. Masal parodileri genellikle güldürücü ögeler taşıdığı için dinleyende hoş duygular bırakır.

FABL (HAYVAN MASALI) 
Belli bir ahlak dersi vermek amacıyla meydana getirilen hayal ürünü, kısa ve hareketli hayvan öyküleridir.

  • George Orwell’in 1945’te kaleme aldığı Hayvan Çiftliği adlı roman, modern bir fabl olarak değerlendirilebilir
  • Fabl türünün modern Türk edebiyatındaki ilk örnekleri, Tanzimat Dönemi’nde Şinasi’nin kaleminden Türkçeye çevrilen fabllerdir. 
Fabl Özellikleri: • Latince öykü demek olan “fabula”dan gelir. • Kahramanları genellikle hayvanlardır. Bu hayvanlar kendi özellikleriyle fakat insanlar gibi konuşurlar. Bu nedenle masalımsı bir özellik arz ederler. • Fabllarda öğreticilik esastır. • İnsanların kusurlu ve gülünç yönleri de doğrudan doğruya bir eleştiri konusu yapılır. • Genellikle manzumdurlar. • Asıl amacı belli bir ana fikri yalın bir veya birkaç olayın yardımıyla en kısa yoldan açıklamaktır.

Fablın bölümleri
• Giriş Bölümü: Olayın ve kahramanların tanıtıldığı bölümdür.
• Gelişme Bölümü: Olayların entrikalarla düğümlendiği bölümdür.
• Sonuç Bölümü: Düğümün çözümlendiği bölümdür.
• Ders Bölümü: Kıssadan hisse bölümüdür

Masallar ile fablın ilk üç bölümü ortaktır. Fabllarda farklı olarak “kıssadan hisse” bölümü vardır.

Hikâye kartlarının özellikleri

• Kartlar sert kartonlara yapıştırılmalıdır.
• Hikâye kartlarındaki resimler, çocukların görebileceği büyüklükte hazırlanmalı; çocukların görebilecekleri şekilde oturtulmalı ve hikâye sırasıyla çocukların göz hizalarına uygun şekilde gösterilerek anlatılmalıdır.
• Kartlardaki resimler boyalarla renklendirilmeli, resimlerin hikâyede geçen olayı ve karakterleri iyi bir şekilde anlatmasına dikkat edilmelidir.
 • Süre, çocukların karttaki resimleri tamamen görebilecekleri şekilde ayarlanmalıdır.
Hikâye kartları nasıl hazırlanır?
• Öncelikle bir hikâye tespit edilir. • Eski gazete, dergi ve broşürlerdeki resimler kesilerek belli bir kompozisyon içinde bir araya getirilebilir ve hikâye kartı hazırlanabilir. • Hikâye giriş, gelişme, sonuç bölümlerine ayrılır. • Sayfanın bir yüzünde hikâye diğer yüzünde resim olacağı için resim-metin ilişkisi göz önünde tutulmalıdır. Baş kahraman diğerlerine göre daha büyük çizilmeli ve kompozisyon buna göre şekillenmelidir. • Hazırlanan resimli hikâye kitabı için çeşitli kitaplardaki çizgi ile çizilmiş figürler stilize edilerek resim kartonuna kopyalanır. • Kopyalanan resimler boyanır. • Boyamak için guaj boya, ispirtolu boyalar, pastel boya, sulu boya, kuru kalem boyalar ve artık malzemeler kullanılabilir. • Her yaprak ayrı ayrı hazırlandıktan sonra kapak sayfası karton veya ince mukavvaya yapıştırılır. • Öykü, kitabın üzerine yazılır. • Tüm sayfalar sıraya konur ve hepsi birden zımbalanarak, dikilerek, spiral cilt yaptırılarak vb. birleştirilir. • Böylece hikâye kitabı çocuklara anlatılmaya hazır hâle gelmiş olur.

Öğretmene düşen görevler 
• Öğretmen anlatacağı hikâyeyi daha önce okumalı ve çok iyi hazırlanmalıdır. • Öğretmen hikâyeyi anlattıktan sonra kartları çocuklara vererek onların kendi öykülerini yaratmalarına fırsat vermelidir. • Öğretmen hikâye kartlarının arkasına numara vererek kartları numara sırasına göre sıralamalıdır. • Hikâye metni kartların arkasına ya da bir dosya kâğıdına yazılıp kartlarla birlikte zarflara konularak saklanmalıdır
Çocuk öykülerinde konu, çatışma, ileti, tip, karakter ve kahraman kavramları
Konu: Yazıda üzerinde durulan şeydir. Konuşmada, yazıda edebî metinlerde ele alınan durum, düşünce, olay, olgu, sorun, hayatın içinde var olan ya da düşlenen her şeydir. Bir edebî eserde iyi ya da kötü konu yoktur.
 Çocuk öykülerinde her türlü konu işlenebilir. Aşk, sevgi, ölüm, kıskançlık, kin, ayrılık, dostluk; mikrop, bitkiler, sebzeler, meyveler… Bununla birlikte öykü, kin ve nefret duyguları aşılayamaz.
 Konular somuttan soyuta doğru yalın ve anlaşılır bir şekilde verilmelidir

Çatışma:konuyu yapılandıran en önemli ögelerden biridir. Bir çocuk öyküsünde çatışma, aynı zamanda problemdir. Bu bakımdan çatışma doğrudan olay veya olay örgüsüyle ilintilidir. Olay, ortaya çıkan, oluşan durum demektir
Olaya dayalı edebî metinlerden olan öykülerde çatışma dört başlık altında incelenebilir: • Kişi-kişi çatışması • Kişinin kendisiyle olan çatışması • Kişi-doğa çatışması • Kişi-toplum çatışması

Karakterler açık ve kapalı; devingen ve durağan olmak üzere dört başlık altında incelenebilir. a) Açık karakter: Bir öyküde çeşitli yönleriyle ele alınan, tanıtılan, gerçek dünyadan alınmışlık hissi uyandıran ve okuyucunun tanıdığı karakterdir. Yazar, bu karakter üzerinden iletiyi verir. Açık karakterler, bir öyküyü ilk okumaya başladığımızda yukarıda verilen karakter geliştirme yöntemlerinden birini veya bir kaçını kullanarak tanıtılan karakterlerdir.
b) Kapalı karakter: Haklarında fazlaca bilgi verilmeyen karakterlerdir. Bir çocuk öyküsündeki anne, baba; babaanne, dede genellikle kapalı karakterdir. Onların sıfatları hakkında fazla bilgi verilmez.

Devingen ve durağan karakterler ise öykü boyunca kişiliklerinde bazı değişikliklerin yaşanması veya yaşanmaması sebebiyle isimlendirilirler. Örneğin öykünün başında tembel, arkadaşlarıyla geçimsiz, okulu sevmeyen bir çocuğun öykünün sonunda çalışkan, uyumlu ve okula ilgisi artmış olarak karşımıza çıkması nedeniyle karakterin devingen bir yapı gösterdiği söylenebilir.
 Masallardaki gibi iyiler daima iyi, kötüler daima kötü olarak kalıyorsa bu durumda durağan karakterler söz konusu demektir.
Çocukların bir öyküyü okumalarını sağlayan en önemli etken, kahramanların değişimlerinin inandırıcı olmasıdır.
Kahraman: Roman, öykü, tiyatro ve benzeri edebiyat türlerinde başından olaylar geçen kişidir.

Konularına Göre Çocuk Öyküleri İşledikleri konulara göre çocuk öyküleri gruplandırıldığında öne çıkan başlıklar şunlardır: Çocuğun bireyselleşmesine katkı sağlayan öyküler Bu tür öykülerde özellikle “kendi ayakları üstünde durabilme, kendi ihtiyaçlarını giderme, başarma” temaları ön plandadır. Çocuğa tecrübe aktaran öyküler Günümüzde çocukları bekleyen pek çok tehlikeye dikkatleri çekerek çocukların bu problemlerle nasıl başa çıkabilecekleri konusundaki genel geçer tecrübeleri öğretici bir dil kullanmadan aktaran öykülerdir. Bu öykülerin kahramanları hayvanlar ve insanlardır. Örneğin “Kurt ve Yedi Yavru Keçi” başlıklı öykü şu cümlelerle başlar: “Çok çok yıllar önce çiçekli çayırdaki evlerden birinde,

Çevre bilinci aşılayan öyküler Çocukların çevre konusunda bilinçli olmalarını sağlamak maksadıyla hazırlanan öykülerdir. Ruhsar Belen’in “Güzellikler Bitmesin” adlı öyküsü, kentlerdeki aşırı betonlaşmaya çocuk duyarlılığıyla karşı çıkan bir öyküdür.

Hayvan sevgisi uyandıran öyküler Hayvan sevgisi, çocuklarda özellikle şefkat ve merhamet duygusunu geliştirmek ve hayvanların da yaşadığımız dünyanın bir parçası olduğunu hissettirmek amacıyla hazırlanmış öykülerdir

İnsani özellikleri ön plana çıkaran öyküler Bu tür öykülerde arkadaşlık, dostluk, yardımlaşma, insanları dış görünüşlerine göre değerlendirmeme, ön yargılardan kurtulma, yaşlılara yardım, kibirli olmama gibi pek çok konu işlenir. Bunlar, çocuğun insan olma sürecini tamamlamasına ve gelecekte iyi bir birey olmasına katkı sağlayacaktır.

İletişim ve dil becerilerini geliştirme amacıyla hazırlanmış öyküler Çocuğun kendisiyle ve çevresiyle sağlıklı bir iletişim kurabilmesi ve dil becerilerini geliştirmesi için hazırlanmış öykülerdir. Ayrıca iletişim araçlarının faydaları ve zararları konusunda çocukları eğitir

Fantastik ögeler taşıyan öyküler Bunları yarı gerçek, yarı gerçeküstü olayları anlatan öyküler olarak değerlendirebiliriz. Fantastik ögeler taşıyan öykülerde gerçek ve gerçeküstü olaylar dengeli bir şekilde anlatılır. Gerçek ve gerçeküstülük taşıyan olaylar belirgin ve ilk bakışta ayırt edilebilecek şekilde olmak zorundadır.

Sanat eğitimi vermeyi amaçlayan öyküler Edebiyat, çocuğun başka güzel sanat şubeleriyle tanışmalarını da sağlayan bir sanattır. Resim ve müzik gibi edebiyatla birlikte düşünülebilecek sanatlara çocukların dikkatlerini çeken öyküleri bu başlıkta değerlendirmek mümkündür.

Zorluklarla baş etme konulu öyküler Çocukların karşılaşabilecekleri problemlere sanatçı duyarlılığıyla çözüm yolları gösteren bu öykülerde zorluklarla başa çıkma konusunda farklı seçeneklerin bulunduğu üzerinde durulur.

Ölüm konusunu seviyeye göre anlatan öyküler Çocuk edebiyatında insanı ilgilendiren her şey konu edilebilir. Bunların çocuk seviyesine uygun bir şekilde verilmesi önemlidir. Hayatın en büyük gerçeği olan “ölüm” kavramını da öyküler aracılığıyla çocuğun seviyesine uygun bir şekilde anlatmak mümkündür.

Serpil Ural’ın “Çiçeğin Ömrü” adlı öyküsü çocuklara “ölüm” kavramını anlatmak üzere hazırlanmıştır
Öykü Anlatma Yöntemleri Çocukların öyküyü severek dinleyebilmeleri için öğretmene ve ebeveyne düşen bazı görevler vardır. Bu görevleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz: • Öykü anlatmak bir sanattır. Çocuğun ilgisini çekebilmek için sesin ve mimiklerin iyi kullanılması gerekir. • Öykünün anlaşılır olabilmesi için sözcüklerin seçimine özen gösterilmelidir. Kısa öykülerden uzun öykülere geçilmelidir. • Amaç, çocuğa hoşça vakit geçirmek ve çocuğun hayal gücünü geliştirmek olmalıdır. • Çocukların hayvan öykülerinden hoşlandıkları dikkate alınmalıdır. • Öyküler, çocuğun yaşına uygun olmalıdır. Konu, çocuğun dikkatini çekmeli ve süre iyi ayarlanmalıdır. • Anlatılacak öykünün seçimine önem verilmeli, anlatılmadan üzerinde çalışılmalı, merak unsurları ihmal edilmeden canlı bir biçimde anlatılmalıdır. • Öyküyü anlatan kişi, davranışlarına dikkat etmeli, doğal davranışlar sergilemeli ve dinleyicilerle bütünleşmeyi bilmelidir. • Öyküler di’li geçmiş zaman kipiyle anlatılmalıdır. Anlatım esnasında dinleyicilerin sorabileceği sorulara yanıt verilmelidir. • Öykünün adı ve yazarı çocuklara söylenmelidir. Anlaşılmayan kısımlar varsa, anlaşılır ölçüde sunulmalıdır.

ÇOCUK EDEBİYATI ve MEDYA DERS NOTLARI (3)

Çocuk Yayınlarında Bulunması Gereken Özellikler

MEDYA OKURYAZARLIĞI 

Medya; kitap, gazete, dergi, bilgisayar, televizyon, internet, video oyunları, müzik, film, CD-ROM, DVD, çağrı cihazları, cep telefonları, billboardlar olarak tanımlanabilir

  •  Bilgiyi transfer eden basılı, elektronik ve dijital her şey bu tanıma dâhil edilebilir.
  • Yapılan bir araştırmada bireylerin medya ile etkileşiminde en çok internet (%40), televizyon (%39) ve gazetenin (%8) öne çıktığı ortaya konulmuştur. 
  •  Okuryazarlık kavramı, çeşitli metin ve sanat yapılarını okuma, yorumlama, üretme bilgi ve becerisi ile bir kültür ve topluma tam anlamıyla katılabilme kapasitesi ve entelektüel becerileri kazanmayı içerir
  • Medya okuryazarlığı; bilgiye erişim, analiz, değerlendirme ve yaratma yeteneğini elde etmeyi amaçlar
Medya Okuryazarlığının Özellikleri 
  • Medya iletilerinin hepsi kurgulanmıştır
  • Medya iletileri belli kurallar çerçevesinde kendine özgü yaratıcı bir dil kullanmaktadır.
  • Aynı ileti, farklı insanlar tarafından farklı algılanabilir
  • Medyada değerler ve bakış açıları örtüktür
  • Medya iletileri, iktidar ve ticari kazanç amacıyla oluşturulur

  • Bu amaçlar doğrultusunda çocukların kazanımları ise şu şekildedir: • Televizyon programlarını izlerler ve programdaki hikâyenin gerçek mi yoksa senaryo mu olup olmadığını belirleyebilirler. • Film sahnelerini ve sahne kesimlerini tanımlayabilirler; filmin kesilen sahnelerini ayırt edebilirler. • Video grafikleri, bilgisayar grafikleri gibi çeşitli türdeki animasyonları açıklayabilirler. • Sadece filmi özetleyerek değil, yönetmenin resimleri filme işlemesini, kesmeleri, diyalogları, sesleri, fikirleri değerlendirerek filmi eleştirebilirler. • Programların senaryolarını değerlendirebilirler
Medya Okuryazarlığı Eğitimi İle Öğrencilere Kazandırılmak İstenen Değerler • Özel yaşamın gizliliğine saygı • Estetik duyarlılık • Dürüstlük • Sorumluluk • Etik kurallara bağlılık • Farklılıklara saygı duyma • Kültürel mirası yaşatmaya duyarlılık • Aile içi iletişime önem verme • Bilinçli tüketim • Toplumsal hayata aktif katılım • Bilimsellik • Eşitlik • Yardımlaşma • Dayanışma • Paylaşma

ÇOCUK YAYINLARINDA BULUNMASI GEREKEN ÖZELLİKLER Çocuk yayınları basılı (çocuk kitapları, çocuklar için hazırlanmış süreli yayınlar), sesli ve görüntülü yayınlar olmak üzere iki başlık altında ele alınabilir. Okul öncesi dönemi çocuk edebiyatının genel hedeflerini şöyle sıralayabiliriz: • Çocukların; güven, sevgi, sevilme, sevme, öğrenme, bir gruba ait olma, oyun, değişiklik ve estetik gibi ruhsal ihtiyaçlarını karşılamak • Çocukların değişik yaşlarda ihtiyaç duydukları konuları göz önüne almak • Çocukların alıcı ve ifade edici dil gelişimlerine katkıda bulunmak • Çocuğun algı gelişimini desteklemek ( Görsel, işitsel, dokunsal algı vb.) • Çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerini desteklemek • Çocukların zihinsel gelişimlerine katkıda bulunurken kavram gelişimini desteklemek • Çocuğa ilk kitap sevgisini aşılamak
• Çocuğa ilk edebî ve estetik değerleri vermek • Çocukları yaşam gerçeklerine hazırlamak • Çocukların yaratıcı güçlerini harekete geçirmek • Dinleme yeteneğini geliştirmek • Eleştiri yeteneğini geliştirmek • Kitabın bilgi ve eğlence kaynağı olduğunu öğretebilmek • “İyi çocuk kitabı” kavramını verilen uygun örneklerle kazandırmak • Çocuk kitaplarının türlerini tanıtmak • Çocuklara uygun fiziksel özelliklerde kitaplar sunmak • Hikâye ve masalları; kitap, renkli resimler, kukla, gölge oyunu, pandomim, çubuk figürler sembolleri gibi yöntemlerle anlatabilmek • Çocuklara uygulanan eğitim programlarını destekleyici özelliklere sahip kitaplar verebilme

OKUL ÖNCESİ EĞİTİMDE KULLANILAN BASILI YAYINLARIN BİÇİM VE İÇERİK ÖZELLİKLERİ
 0-6 yaş okul öncesi dönemi çocuklarının eğitiminde kullanılan yayınlar; basılı ve görsel yayınlar olmak üzere iki bölümde incelenir.
Alfabe kitapları: Edebî olmayan kitaplardır. Sadece alfabeyi öğretmek maksadıyla hazırlanırlar.
Sayı kitapları/kartları: Kartondan, mukavvadan, tahtadan sayılarla çocuklara sayı kavramını öğretmek amacıyla hazırlanan kitaplardır. Okul öncesi çocukları için nesne sayısının 10’dan fazla olmamasına özen gösterilir.. Bu tür kitaplarda, çocukların özellikle standart olmayan ölçü birimleri (ayak, kalem, kürdan, kitap vb.) kullanarak doğal ölçme çalışmaları yapmalarına özen gösterilir. Sayı kitapları/kartları; ilişki kurma, eşleştirme, gruplama, örüntü oluşturma, sıralama, sayma, toplama, çıkarma, geometrik şekilleri (sembolleri) tanıma ve grafik hazırlama çalışmaları yapmak amacıyla hazırlandıkları için matematiğin en temel etkinliklerini içerirler.
Kavram kitapları:(renkler, şekiller, sayılar, çizgiler; duygular, zıt kavramlar
mekân ve zaman bildiren kavramlar): Kavram, nesne veya olayların ortak özelliğini
simgeleyebilen içsel bir süreçtir. Bu simgelemeler bir sözcük/sözcük grubu veya bir
isimle yapılır. Kavramlar, soyut veya somut olabilir. Çocukta kavram gelişimi
somuttan soyuta doğru ilerler.
Yazısız kitaplar: Bu tür kitaplar, çocuğa resmi okumayı ve anlamlandırmayı öğretmek maksadıyla hazırlanır. Resimlerde belli bir tema işlenir. Bir sayfadan diğer sayfaya geçerken tema üzerinde yoğunlaşan çizgiler, çocuğun ana fikri anlamasına ve anlatmasına yardım eder.Yazısız kitabı, öyküyü bilmeyen çocuklara okutmak gerekir ki, çocuk resmi okuyabilsin ve yaratıcılığını ortaya koyabilsin
.
Waterloo Üniversitesinde yapılan bir çalışmaya göre bu tür kitaplar sayesinde 18-25 aylık çocukların daha karmaşık cümle yapılarını duyduğunu gösterdi. Araştırmayı yapan Daniela O’neil, ebeveynlerin genellikle yazı içermeyen resimli kitapların “gerçek okuma” sayılmadığını ya da sadece eğlence niteliği taşıdığını düşündüğünü belirtir. 
Yazısız Resimli Kitabın Amacı: Bu kitap çocuğun anlatım gücünü geliştirmek ve güçlendirmek için yazısız olarak hazırlanmıştır
Okumaya başlama kitapları: Okumaya henüz başlamış çocukların okuma becerilerini adım adım geliştirmek için hazırlanan kitaplardır. Bu tür kitaplarda basit cümlelerden gitgide daha uzun cümle ve paragraflara doğru ilerleyen metinler, özgün ve kaliteli görsel ögelerle desteklenirler.

Resimli çocuk kitapları: Edebiyat ve sanat eğitimi başlangıçta ancak görsel illüstrasyonlar (resimleme) aracılığıyla verilebilir. İllüstrasyon, verilmek istenen mesajı en kısa yolla anlatan görsel iletişim yöntemlerinin tamamına verilen isimdir. Bu nedenle yazılı veya yazısız olarak hazırlanan çocuk kitabı illüstrasyonları özellikle okul öncesi ve okul dönemi çocukları için vazgeçilmez materyallerdir. 

Masal kitapları illüstrasyonları, çocuklara sosyal dünya hakkında bilgi verir. 0-6 yaş çocuklarının okuma yazma bilmediği düşünüldüğünde, yazıyla aktarılan tüm hikâyeler görsel olarak çocuğa verilir. Bu nedenle illüstrasyonlar okul öncesi çocukları için, sosyal ve kültürel zekâlarının oluşmasında önemli bir yere sahiptir. 
Resimli çocuk kitaplarının şekil özellikleri • İki yaşa kadar çocukların ellerine verilen kitaplar kolay tutabilme, sahip olabilme ve benim diyebilmeleri için küçük boyutta olmalıdır. • Kapak albenili olmalı; kitap kapağındaki renkler, konuya uygun olarak seçilmeli ve ilgi çekici olmalıdır. • Kitabın çocuğun elinde bozulmaması için cildinin sağlam olması gerekir. • Kitabın satırlarında belli bir oranda aralık ve sayfa kenarlarında boşluklar bulunmalıdır. • Harf büyüklüğü çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmalıdır. • Tek özneli, çocuğun anlayabileceği nitelikte basit cümleler kullanılmalıdır. • Öyküdeki ayrıntılar resimde de olmalı, metin resim bütünlüğü sağlanmalıdır. Resimler hareket ve duyguyu yansıtabilmelidir.

Resimli çocuk kitaplarının içerik özellikleriKarakterler; çocuk, yetişkin, gerçek ya da kişilik verilmiş hayvan, makine ya da eşyalar olabilir. • Öyküdeki yeni kelimeler, çocuğun yaş ve kavram düzeyine uygun olmalıdır. • Ses tekrarları içeren kelimeler bulunmalıdır. • Öykü aniden kesilmemeli, olumlu bir sonla bitmelidir. • Çocukları korkutacak (öcü, canavar gibi) ifadeler kullanılmamalı, hayal dünyalarını olumsuz etkileyebilecek anlatımlara yer verilmemelidir.

Yaşlara Göre Çocuklar ve Resimli Çocuk Kitaplarının Özellikleri Üç-dört yaş döneminde çocuğun duygusal gelişimi: Kendini kontrol edebilmeye başlar, bazı hayal kırıklıklarının üstesinden gelebilir. Daha esnek olmayı ve alternatifleri kabul etmeyi öğrenir. Sürprizlerden ve beklenmedik uyarılardan hoşlanır. Mizah duygusu gelişir. Otonominin gelişmesi için yetişkinin desteğine ihtiyaç vardır. Duyguların açık bir dille ifade edilmesi, duygusal gelişim açısından önemlidir. Karanlıktan, yalnız kalmaktan ve garip, bilinmeyen ortamlardan korkar.
Üç-dört yaş döneminde değerler: Yakın çevresindeki yetişkinlerden toplumsal değer ve roller ile doğruyu ve yanlışı ayırt etmeyi öğrenir. Ana babadan ayrılmayı ve bağımsızca hareket edebilmeyi öğrenir.
Üç-dört yaş döneminde dil gelişimi: Dil kullanımında yaşıtlarından farklı olabilir, eğer kabul görüyorsa daha akıcı konuşur. Soyut ve fonksiyonel kelimeler kullanır. Kelime dağarcığı hızla artar, konuşmaktan hoşlanır. 4-6 sözcükten oluşan cümleler kurabilir. Duygularını açıklamak için sözcükleri kullanmaya başlar. Sesler ve kelimeler sık sık tekrar edilir.Kendi ismini söyler

Beş-yedi yaş döneminde çocuğun duygusal gelişimi: Korku, hoşlanma, duygusallık, öfke, utangaçlık, kıskançlık gibi duygularını özgürce ve genelde uç noktalarda ifade ederler. Anne-babadan ayrılma durumunda daha kabul edici verahat bir tutum gösterirler
Mizah duygusu anlamsız sözcükler, pratik şakalar ve şaşırtıcı sorularla ifade edilir
Beş-yedi yaş döneminde değerler: Görev sorumluluğunu kazanmıştır ve başarılı olmanın önemini anlar. Bilinçli bir şekilde davranmaya başlar.Bazı kurallar olduğunu kabul etmeye başlar, ama bu kuralların arkasında yatan prensipleri anlayamaz.
Beş-yedi yaş döneminde kişilik gelişimi: Yetişkin ve çocuk dünyası arasındaki farklılıkları ayırt eder. 
 Günlük yaşam için gerekli olan pratik bilgiyi elde eder. Gecikmiş bir başarı için hemen ödüllendirilmeyi beklemekten vazgeçer

Beş-yedi yaş döneminde düşünce gelişimi: Hayal ve gerçek dünyasını daha net bir şekilde ayırt eder. 7 yaşında dikkat süresi önemli ölçüde genişler, dikkatini başka yöne çevirebilir. Hafızası somut olgular (numara, harf gibi) açısından oldukça iyidir. Yargılama yapabilmesi ve karar verebilmesi için uzun süreye ihtiyaç duyar

Beş-yedi yaş döneminde düşünce gelişimi: Sözcükler ve resimlerin gerçek objeleri temsil ettiğini öğrenir. Bugün ve geçmiş olaylarla ilgili öykülere ilgi gösterir. Kelime hazinesindeki somut kelimelerin sayısı daha fazladırr. Anlama kabiliyeti, konuşma kabiliyetine nazaran daha gelişmiştir.
Benzerlikleri ve zıtlıkları kelimelerle ifade edebilirler.

Sekiz-on yaş dönemde duygusal gelişim: Diğer insanların duygularına olumlu veya olumsuz bir şekilde tepki verirler. Eleştirilme ve alay edilme konusunda hassastırlar. Yetişkinlerle sıcak, arkadaşça ilişkiler kurmaya çalışırlar.Endişelenme daha fazladır.

Sekiz-on yaş dönemde değerler: Tutumları, sosyal değerleri ve inanç sistemlerini sorgular ve test ederler; bu da duygusal çatışmaya yol açabilir.Kuralların sebeplerini anlarlar ve davranışlarını bu kurallara göre ayarlarlar. Kendi davranışlarını değerlendirmeye başlar,

Kitap Okurken Dikkat Edilecek Hususlar • Öykünün tamamının okunması önemlidir. Çocuklarla yakın temas hâlinde, ona sarılarak oturulmalı ve kitap öylece okunmalıdır. • Öykünün akışına uygun ses tonu ayarlanmalı, seslendirmede yapay ve abartılı yaklaşımlardan kaçınılmalıdır. • Kitabın sayfaları çocukla birlikte çevrilmeli ve kitap baştan sona çocuklara resimleri göstererek yavaş yavaş okunmalıdır. • Öykünün kapak resmine bakarak “Öykünün ismi sence ne olabilir?” diye sorulmalıdır (Bu soru, çocukta kapağa bakarak konuyu tahmin etme yeteneğini geliştirir.). • Kitap ikinci defa okunurken merak uyandıran kısımlara gelindiğinde “Şimdi sence ne olacak?” diye sorulmalıdır (Bu soru çocukta olay örgüsünü, sebep-sonuç ilişkilerini anlamaya dönük bir sorudur.). • Öyküyü okuduktan sonra öyküde geçen olay ve öykü kahramanları ile ilgili öyküyü hatırlamasına yönelik sorular sorulabilir: “Ahmet arkadaşının topunu bulamayınca ne yaptı? Annesi Ahmet’e ne söyledi?” gibi (Bu sorular, öyküyü hatırlayıp hatırlamadığını tespit etmek amacıyla sorulur.). • Öykü gelişme bölümünde kesilir ve “Sonra ne oldu?” sorusu sorularak çocuğun öyküyü tamamlaması istenebilir (Bu soru, öykünün sonunu tahmin etmeye dönüktür.)




ÇOCUK EDEBİYATI ve MEDYA DERS NOTLARI (2)


Merak :Merak Çocuğun benlik enerjisi, araştırma ve bilme merakını harekete geçirir. Dünyayı tanımak ve öğrenen aklını tatmin etmek için gözlerini açan çocuğun zihinsel faaliyetlerinden en yoğun olanı şüphesiz meraktır. Çocuğun evren karşısında meraklı ve kaygılı bir duruşu vardır. Çocuk edebiyatındaki “çocuksu duyuş ya da ruh hâli ve çocuksu bakış” kısmen çocuğun zihinsel faaliyetlerinin nasıl işlediğini anlamaya çalışmak için ortaya atılan kavramlardır.

 Çocuk; merakı, soru sorması, nesne ve olaylar karşısında geçirdiği şaşkınlıklar bakımından ele alındığında, “çocuksu duyuş” ya da “bakış”ın ne olduğu ortaya çıkar

Şükrü ARGIN :
Çocuğu “küçük bir filozof” olarak gören, bu bakımdan yetişkinlerin birçoğundan daha büyük olduğunu ifade eden Şükrü Argın, “felsefenin ciddiyetinin ancak çocuksu bir ruh hâliyle uyuşabildiği ve yetişkinleri felsefeden uzaklaştıran şeyin de, her şeyden önce bu ruh hâlinin yitirilmesi olduğu”nu ifade eder. Çocuksu ruh hâlinin temel özelliği ise meraktır. Argın, çocuğu felsefeciyle buluşturan şeyin “bir tür şaşırma duygusu” olduğunu belirtir.

Çocuğun yaratıcılığı yetişkinlerden daha ön plandadır. Çünkü çocuk, hiçbir şeye belli kalıplarla bakmaz ve yetişkinler tarafından bir nesneye yüklenen anlamın dışına çıkar.


Gökteki güneşin hiçbir şeye bağlı olmadan yukarıda nasıl durabildiğini merak eden çocuk, her insanın bütün nesneleri aynı renk ve biçimde gördüğü hâlde neden farklı farklı göz renklerinin olduğunu sorar. Eğer yeşil ve mavi gözlü iki insan karı beyaz, yaprağı yeşil görüyorsa ve bu iki insanın göz renklerinin yeşil ya da mavi olması bir farklılık yaratmıyorsa, çocuk göz renklerindeki bu çeşitliliğin sebebini merak eder.


Öğretmen çocuğun tahtaya çizdiği ağacı sildiğinde, “Öğretmenim ağacımın dallarını kırdın!” diye çocuğun tepki vermesi de okul öncesi çocuğunun, zihinsel gelişimi hakkında önemli bir ipucu olarak değerlendirilebilirolmadan yukarıda nasıl durabildiğini merak eden çocuk, her insanın bütün 

ÇOCUK EDEBİYATI ve MEDYA DERS NOTLARI (1)

v Birleşmiş Milletler Genel Kurulunca 20 Kasım 1989'da kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre "On sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır." Çocukluğu (0-6) ve (6-17) yaşlar olmak üzere birincisi ve ikinci devreye ayırarak zihinsel ve dilsel özellikler bakımından ele almak da mümkündür


v Malte Dahrendorf, çocuk edebiyatının amaçlarını “edebiyata, okumaya ve kitaplara yönelme, edebiyat ve sanat eğitimi” olarak belirler. Dahrendorf’a göre, çocuk edebiyatı çocuğun edebiyata ilk defa adım atmasını sağlar; onları edebiyat konusunda cesaretlendirir, deneyimlerini artırır, ön yargılardan uzaklaşmalarına ve toplumsallaşmalarına katkı sağlayarak kimlik kazanmalarına yardımcı olur.

 
v Edebiyat ise duygu, düşünce ve hayallerin söz ve yazı hâlinde güzel, etkili bir şekilde anlatılması sanatıdır. Edebiyatın malzemesi dildir. Çocuğun zihinsel gelişiminin temel dinamiği de dildir. Çocukların dil gelişimleri hakkında çeşitli kuramlar ortaya atılmıştır. Bunlar:

v Davranışçı Kuram (Bebeklerin çıkardığı seslerin yetişkinler tarafından pekiştirilmesiyle çocuk sesleri tekrar edecek ve dili öğrenecektir.), Sosyal Öğrenme Kuram (Seslerin sürekli tekrar edilmesi ve yetişkinler tarafından pekiştirilmesiyle dil öğrenilecektir.) ve Psiko-linguistik Kuram (Çocuk doğuştan itibaren dili kendiliğinden öğrencek bir yetenektedir.) olmak üzere üç başlık altında incelenebilir.


 Edebiyatın temel malzemesi dildir. Dil, insanların kendi aralarında iletişim kurmalarını; duygu, düşünce ve isteklerini, birtakım olayları çeşitli mesajlarla birbirlerine nakletmelerini temin eden işaretler topluluğunun genel adıdır. 
 
v Çocuğun öğrenme yeteneğini ortaya çıkaran üç önemli kavram vardır: Oyun, hayal ve merak. Çocuk, dünyaya oyun için gönderildiğini düşünür. O hayal eder ve bütün yaratıcılığı hayallerinde gizlidir. Çocuk etrafındaki her şeyi öğrenmek ister ve sorular sorar.

v Çocuk kitapları; edebî olmayan, edebiyata hazırlayan ve edebî kitaplar olmak üzere üç başlıkta ele alınabilir

v . Edebî olmayan; kitaplar çocuklara kavramları öğretmek üzere hazırlanan kitaplardır.

v  Edebiyata hazırlayan kitaplar, daha ziyade okul öncesi çocukları için hazırlanan resimli kitaplardır ve

v  Edebî kitaplar ise yaş grubu olmayan, çocuklarca da okunabilen kitaplardır.

v İkinci grupta yer alan kitapları resimli kitaplar kategorisinde ele almak mümkündür. Resimli kitapları, çift anlatımlı kitaplar olarak değerlendirebiliriz. Bu kitaplarda resim, metnin; metin de resmin anlattığı hikâyeyi destekliyorsa ve her ikisinin ayrı ayrı etkilerinden daha büyük bir etki meydana geliyorsa burada bir sinerjiden ve müziksel ifadeyle "düet"ten söz edebiliriz. Bu ikisi farklı hikâyeler anlatıyorsa veya kimi yerlerde ortak hikâyeden sapmalar meydana geliyorsa yine müziksel bir ifadeyle "polifoni", yani çok seslilikten söz etmek mümkündür.

v Çocuk Edebiyatının Hedefleri Nelerdir?
v • Çocuğun dil ve zihin gelişimini desteklemek
v • Değişik yaşlarda ilgi duyduğu konuları dikkate almak
v • Çocuğa ilk kitap eğitimini vermek
v • Çocuğa ilk edebî ve estetik değerleri kazandırmak
v • Olumlu kişilik özellikleri kazanması için çocuğa ortam hazırlamak
v • Çocukları günlük hayatın gerçekleri konusunda bilgilendirmek
v • Çocukların yaratıcı hayal güçlerini uyandırmak
v • Okuma, dinleme; anlama, anlatma ve görsel okuma becerilerini
v geliştirmek
v • İyi kitap kavramını uygun örneklerle kazandırmak
v • Düşünen, eleştirebilen ve sorgulayan bir okuyucu yapmak
v • Bireysel, genel ve millî kültür bakımından seviyesini yükseltmek
v • Seçme iradesine kalite anlayışı getirmek
v • Çocuğun hayal dünyasını zenginleştirmek, merak ve şaşırma duygusunu
v kamçılamak
v • Çocuğun öğrenmesi istenen kavramları oyun mantığıyla pekiştirmek
v Bu maddeler daha da arttırılabilir. Burada çocuk edebiyatının evrensel
v edebiyat kurallarına tabi olan yetişkin edebiyatına geçişte bir köprü olduğunun unutulmaması gerektiğini belirtelim.


v  Çocuk edebiyatı öznesi; çocuk olan, çocuklarca da okunabilen
bir edebiyattır. Çocuğun hayal gücüne seslenen, anlayabileceği dili ve anlatımı
bulunan; ilgi duyabileceği konuları işleyen, duygu ve düşüncelerini destekleyen
geliştiren, olay örgüsü karmaşık olmayıp onun kavrayabileceği bir düzeyde olan
metinleri çocuk edebiyatı kapsamı içinde değerlendirmek mümkündür.


v  Masal, hikâye, roman birinci gruba giren edebî metinlerdir.
Şiir, ikinci grubu oluşturur.
Tiyatro ise üçüncü grupta yer alır.
Okuyucuya zevk vermek ve onda güzellik duygusu uyandırmak edebiyatın başlıca
işlevidir.”


v  Vygotsky’e göre, gelişmenin temel dinamiği dildir. Çocuk dil vasıtasıyla entelektüel birikim sağlar ve sosyal yaşamda yerini alır.



v  Chomsky’e göre çocuklar, önce kelimelerin soyut anlamlarını sonra gramatik özelliklerini öğrenirler. 4-9 aylarında bebek, dünyadaki bütün dillerin seslerini çıkarma yeteneğine sahiptir

       Çocuk edebiyatı kitabında oyun, hayal ve merak kavramlarına ağırlıklı olarak yer verilmesinin nedeni, söz konusu edebiyatın alanına giren bütün konuların bu üç kavram etrafında kolaylıkla ele alınıp işlenebilmesidir. Buna göre tekerleme, bilmece, parmak oyunları, dramatizasyon… oyun; biyografi, anı, makale, fen ve tabiat olaylarını anlatan türler… merak; destan, efsane, fabl, hikâye, roman, şiir… hayal mantığıyla ele alınabilecek türlerdir. Gerçekte bu türleri birbirinden oyun, merak ve hayal diye ayrıştırmak zor olsa da, bu türlerde hangi unsurun daha baskın olduğu dikkate alındığında, bu üç kavramdan birinin diğerine göre daha fazla öne çıktığı hemen fark edilebilir. Mesela şiir, çocukta eğlendirici özelliğiyle oyunun; bilgilendirici yönüyle merak duygusunun; tabiatıyla bir hayal ürünü olması bakımından hayal kavramı içinde değerlendirilebilir. 
      
        vGardner’in Çoklu Zekâ Kuramı’nda ileri sürdüğü zekâ çeşitlerinin kesin hatlarıyla birbirinden ayrıştırılamaması gibi çocukta da oyun, merak ve hayal kavramlarından biri diğerine üstün kılınamaz.

      v Çocuk eğitiminde olduğu gibi çocuk edebiyatında da oyun, merak ve hayal kavramları hedefe ulaşmada dikkate alınması gereken üç kavramdır. Çocuk edebiyatında sacayağı niteliğindeki bu üç kavram, çoklu zekâ kuramıyla ilişkilendirildiğinde oyun, sosyal zekâ / mantıksal-matematiksel zekâ / bedenselkinestetik zekâ; hayal, sözel-dilsel zekâ/müziksel-ritmik zekâ/içsel zekâ; merak, doğacı zekâ/içsel zekâ/görsel-uzamsal zekâya dönük ele alınabilir. Bu üç kavramdan oyun ve hayal çocukta yaratıcı düşüncenin ve uygulama yeteneğinin ortaya çıkarılmasında; merak da öğrenme ihtiyacının giderilmesinde ve dolayısıyla yaratıcı düşüncenin geliştirilmesinde önemlidir.

v hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi sanatı”dır.
Şimşek’e göre “Olay ve kişi eksenli metinlerde anlatma; duygu ve hayale dayalı metinlerde sezdirme; olay ve kişileri canlandırmaya yönelik metinlerde ise  gösterme söz konusudur.


       Piage ise çocuğun zihinsel gelişimi bağlamında çocukluğu,
       1. Psiko-Motor Dönemi (0-2);
       2. İşlem Öncesi Dönem (3-7 yaş);
       3. Somut İşlemler Dönemi (7-11 yaş) yaş
      4. Soyut İşlemler Dönemi (11-16 yaş) olarak dört bölümde ele almaktadır.

 Biyolojik bir varlık olarak tanımlama eğilimlerinin yanı sıra sosyal bir varlık olarak da çocuğu anlamaya çalışmak gerekir. Sosyal bir varlık olarak çocuk; oyun, merak  ve hayal kavramlarıyla doğrudan ilişkili bir varlıktır.


 Oyun :Oyun her yaşta insanın hayatında önemli yeri olan bir etkinliktir.Yetişkin için eğlenmek, dinlenmek, boş zaman etkinliği gibi anlamlar ifade eden oyun çocuk için, içinde yaşadığı dünyayı, çevresindeki insanları anlama ve tanıma aracıdır. Oyun çocuğun gelişimi için yaşamsal bir önem taşımakta ve çocuğun gelişimini yansıtmaktadır. Çocuğun bedensel, ruhsal gelişimi ve eğitimi için oyun; beslenme ve uyku kadar önemli bir ihtiyaçtır. Çocuğun gözü ile bakıldığında oyun, çocuğun en önemli aracıdır. 



 Hayal: Çocuğun bütün yaratıcılığı hayallerinde gizlidir. Çocuk, hayal ülkesinde yaşayan bir kahramandır. O, kendince bu ülkede mantığın hâkimiyetine girmeden bütün yaratıcılığını ortaya koyar.
 .     Örneğin, yetişkinler için bir tencere sadece yemek pişirilen bir araçken; çocuk için şapka,          araba        direksiyonu; oyuncak kutusu, müzik aleti (davul), içinde kâğıttan gemilerin                yürütüldüğü bir küçük      havuz olabilir.